özel eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özel eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
13 Şubat 2011 Pazar
Tweet
Otistik spektrum bozukluğu, ileri düzeyde ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik çeşididir. Otistik spektrum bozukluğu, doğuştan varolabildiği gibi, üç yaşa kadar olan dönemler de başlayabilir. Otistik spektrum bozukluğunun, nörolojik sorunlardan kaynaklanan bir yetersizlik olduğu sanılmaktadır. Ancak, henüz bu konuda net bilimsel göstergelerle ulaşılabilmiş değildir. Ayrıca, otistik spektrum bozukluğu ile ailesel özellikler (örneğin, etnik köken ya da ailenin sosyoekonomik düzeyi) arasında da herhangi bir ilişki bulunamamıştır.
İstatistiksel bulgular, otistik spektrum bozukluğunun yaklaşık her 500 çocuktan birinde görüldüğü yönündedir. Otistik spektrum bozukluğunun erkeklerde görülme sıklığı, kızlardan dört kat fazladır; ancak, kızlarda genellikle daha ileri düzeyde seyrettiği gözlenmektedir.
SINIFLAMA
Çeşitli bilimsel kaynaklar otistik spektrum bozukluğunu çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır. Ruhsal Bozukluklara İlişkin Tanı ve İstatistik El Kitabı IV, psikoloji alanındaki sorunlara ilişkin referans alınan en güvenilir kaynaklardan biridir. DSM IV otistik spektrum bozukluğunu beş alt gruba ayırmaktadır:
Otizm,
Asperger sendromu,
çocukluk disintegratif bozukluğu,
Rettsendromu ve
atipik otizm (PDD-NOS).
Bu alt grupların her biri aşağıda kısaca açıklayalım.
Otizm: Otizm, otistik spektrum bozukluğu kategorisindeki en temel alt gruptur. Otizmin üç yaştan önce başladığı kabul edilmektedir. Otizm; (a) sosyal etkileşimde önemli yetersizliklerle, (b) iletişim ve oyunda önemli yetersizliklerle, (c) çeşitli takıntılarla kendini gösterir. bu özelliklerin her birinin ayrıntıları aşağıda yer alan Belirtiler alt bölümünde açıklanmaktadır.
Asperger Sendromu: Asperger sendromunda da, sosyal etkileşimde yetersizlik ve çeşitli takıntılar görülür. Ancak, otizmden farklı olarak, dil ve zihin gelişiminde geriliklere rastlanmaz. Asperger sendromu tanısı almış bireylerin sözel işlevleri, örneğin, sözcük dağarcıkları ve dilbilgisi gelişimleri, genelde iyidir. Ancak, görsel-algısal ve görsel-devinsel işlevlerde yetersizdirler. Ayrıca, çoğunda denge ve devinsel eşgüdüm sorunları gözlenir.
Çocukluk Disintegratif Bozukluğu Çocukluk disintegratif bozukluğu, çok seyrek rastlanan bir otistik spektrum bozukluğu kategorisidir. Bu tanıyı alan çocuklar, yaşamlarının en az ilk iki yılında normal gelişim gösterirler. Bozukluğun başlamasıyla, daha önce kazanılmış olan beceriler hızla yitirilir ve otizm için belirtilen özellikler kendini gösterir. çoğu çocuğun zihinsel becerileri, ileri derecede zihin özürlü düzeyine kadar geriler. Çocukluk disintegratif bozukluğu tanısı alan çocuklar, birkaç yıl içinde, otizm tanısı alan çocuklarla benzer özellikleri paylaşır hale gelir.
Rett Sendromu: Rett sendromu, en az beş ay normal gelişim gösteren çocuklarda görülür ve yalnızca kızlarda ortaya çıkan genetik bir otistik spektrum bozukluğudur. Sendromun başlamasıyla birlikte, baş büyümesi yavaşlar, el becerileri (örneğin; tutma, açma vb.) yitirilir, takıntılı el hareketleri başlar. Zamanla tüm devinsel beceriler geriler.
• 6-18 aylık olana kadar normal veya normale yakın bir gelişim gösterirler.
• Bu süreden sonra çocuk, geçici durgunluk veya gerileme sürecine girer, iletişim kurma becerisini yitirir ve ellerini bir dilek dilermişçesine birbirine kenetler.
• Hemen ardından stereotipikel hareketleri, yürüyüş bozuklukları ve kafa gelişiminde gözle görülebilir bir yavaşlama ortaya çıkar.
• Nöbet geçirme, uyanıkken düzensiz soluk alıp verme gibi problemler de karşılaşılabilinir.
• X kromozomu üzerinde bulunan MECP2 geninin kusurlu olmasından dolayı oluşur.
• Özellikle kız çocuklarında görülür. Bunun sebebi; erkeklerin 1 adet X, bir adet Y kromozomu taşımaları, oluşumda X kromozomunun kusurlu olanını kompanse edebilecek yedeği olmaması ve böylece MECP2 mutasyonunun erkek fetusun ölümüne yol açmasıdır. Kızlar ise erkeklerden farklı olarak 2 adet X kromozomu taşırlar.
• Şimdilik, her 23 binde 1 doğumdan, 10 binde 1 doğuma kadar varan sıklıkla ortaya çıktığı bilinmektedir. En son keşfedilen genetik kanıtlarla bu sayı daha da artmış olabilir.
• Rahatsızlık konuşma yeteneğinin ve el becerilerinin kaybına sebep olur. Baş büyümesinde yavaşlama ve sürekli tekrarlayıcı el hareketleri, el becerilerinin kaybı ve ellerini amaçlı kullanamama meydana gelir. Denge bozukluğu ve yürümede bozulma başlar.
• Bu el hareketleri; el yıkama, el bükme, eli bir yere hafifçe vurma, el çırpma, eli ağıza götürme gibi şekillerde kendini tekrar eder ve zamanla değişebilir.
• Nöbet, nefes alma bozuklukları, diş gıcırdatma ve bel kemiğinin S şeklini alması (skolyoz) gibi problemler de ortaya çıkabilir.
• RS’in bir ailede sadece bir kere ortaya çıkma durumu %99.5’tir.
• Hastalığa veya komplikasyona karşı alınacak önlemler, çocuğun yetişkin yaşlara kadar hayatta kalmasını sağlar.
Sonuçta,
Her 10 otizmli bireyden 1'inin destansı özellikleri vardır. En popüleri yağmur adam, ikincisi ise ressam Stephen Wiltshire' ın bu videosudur.
Otizmle ilgili notlar... devam edecek.
Otizm Çeşitleri ve Rett Sendromu
Otistik spektrum bozukluğu, ileri düzeyde ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik çeşididir. Otistik spektrum bozukluğu, doğuştan varolabildiği gibi, üç yaşa kadar olan dönemler de başlayabilir. Otistik spektrum bozukluğunun, nörolojik sorunlardan kaynaklanan bir yetersizlik olduğu sanılmaktadır. Ancak, henüz bu konuda net bilimsel göstergelerle ulaşılabilmiş değildir. Ayrıca, otistik spektrum bozukluğu ile ailesel özellikler (örneğin, etnik köken ya da ailenin sosyoekonomik düzeyi) arasında da herhangi bir ilişki bulunamamıştır.
İstatistiksel bulgular, otistik spektrum bozukluğunun yaklaşık her 500 çocuktan birinde görüldüğü yönündedir. Otistik spektrum bozukluğunun erkeklerde görülme sıklığı, kızlardan dört kat fazladır; ancak, kızlarda genellikle daha ileri düzeyde seyrettiği gözlenmektedir.
SINIFLAMA
Çeşitli bilimsel kaynaklar otistik spektrum bozukluğunu çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır. Ruhsal Bozukluklara İlişkin Tanı ve İstatistik El Kitabı IV, psikoloji alanındaki sorunlara ilişkin referans alınan en güvenilir kaynaklardan biridir. DSM IV otistik spektrum bozukluğunu beş alt gruba ayırmaktadır:
Otizm,
Asperger sendromu,
çocukluk disintegratif bozukluğu,
Rettsendromu ve
atipik otizm (PDD-NOS).
Bu alt grupların her biri aşağıda kısaca açıklayalım.
Otizm: Otizm, otistik spektrum bozukluğu kategorisindeki en temel alt gruptur. Otizmin üç yaştan önce başladığı kabul edilmektedir. Otizm; (a) sosyal etkileşimde önemli yetersizliklerle, (b) iletişim ve oyunda önemli yetersizliklerle, (c) çeşitli takıntılarla kendini gösterir. bu özelliklerin her birinin ayrıntıları aşağıda yer alan Belirtiler alt bölümünde açıklanmaktadır.
Asperger Sendromu: Asperger sendromunda da, sosyal etkileşimde yetersizlik ve çeşitli takıntılar görülür. Ancak, otizmden farklı olarak, dil ve zihin gelişiminde geriliklere rastlanmaz. Asperger sendromu tanısı almış bireylerin sözel işlevleri, örneğin, sözcük dağarcıkları ve dilbilgisi gelişimleri, genelde iyidir. Ancak, görsel-algısal ve görsel-devinsel işlevlerde yetersizdirler. Ayrıca, çoğunda denge ve devinsel eşgüdüm sorunları gözlenir.
Çocukluk Disintegratif Bozukluğu Çocukluk disintegratif bozukluğu, çok seyrek rastlanan bir otistik spektrum bozukluğu kategorisidir. Bu tanıyı alan çocuklar, yaşamlarının en az ilk iki yılında normal gelişim gösterirler. Bozukluğun başlamasıyla, daha önce kazanılmış olan beceriler hızla yitirilir ve otizm için belirtilen özellikler kendini gösterir. çoğu çocuğun zihinsel becerileri, ileri derecede zihin özürlü düzeyine kadar geriler. Çocukluk disintegratif bozukluğu tanısı alan çocuklar, birkaç yıl içinde, otizm tanısı alan çocuklarla benzer özellikleri paylaşır hale gelir.
Rett Sendromu: Rett sendromu, en az beş ay normal gelişim gösteren çocuklarda görülür ve yalnızca kızlarda ortaya çıkan genetik bir otistik spektrum bozukluğudur. Sendromun başlamasıyla birlikte, baş büyümesi yavaşlar, el becerileri (örneğin; tutma, açma vb.) yitirilir, takıntılı el hareketleri başlar. Zamanla tüm devinsel beceriler geriler.
• 6-18 aylık olana kadar normal veya normale yakın bir gelişim gösterirler.
• Bu süreden sonra çocuk, geçici durgunluk veya gerileme sürecine girer, iletişim kurma becerisini yitirir ve ellerini bir dilek dilermişçesine birbirine kenetler.
• Hemen ardından stereotipikel hareketleri, yürüyüş bozuklukları ve kafa gelişiminde gözle görülebilir bir yavaşlama ortaya çıkar.
• Nöbet geçirme, uyanıkken düzensiz soluk alıp verme gibi problemler de karşılaşılabilinir.
• X kromozomu üzerinde bulunan MECP2 geninin kusurlu olmasından dolayı oluşur.
• Özellikle kız çocuklarında görülür. Bunun sebebi; erkeklerin 1 adet X, bir adet Y kromozomu taşımaları, oluşumda X kromozomunun kusurlu olanını kompanse edebilecek yedeği olmaması ve böylece MECP2 mutasyonunun erkek fetusun ölümüne yol açmasıdır. Kızlar ise erkeklerden farklı olarak 2 adet X kromozomu taşırlar.
• Şimdilik, her 23 binde 1 doğumdan, 10 binde 1 doğuma kadar varan sıklıkla ortaya çıktığı bilinmektedir. En son keşfedilen genetik kanıtlarla bu sayı daha da artmış olabilir.
• Rahatsızlık konuşma yeteneğinin ve el becerilerinin kaybına sebep olur. Baş büyümesinde yavaşlama ve sürekli tekrarlayıcı el hareketleri, el becerilerinin kaybı ve ellerini amaçlı kullanamama meydana gelir. Denge bozukluğu ve yürümede bozulma başlar.
• Bu el hareketleri; el yıkama, el bükme, eli bir yere hafifçe vurma, el çırpma, eli ağıza götürme gibi şekillerde kendini tekrar eder ve zamanla değişebilir.
• Nöbet, nefes alma bozuklukları, diş gıcırdatma ve bel kemiğinin S şeklini alması (skolyoz) gibi problemler de ortaya çıkabilir.
• RS’in bir ailede sadece bir kere ortaya çıkma durumu %99.5’tir.
• Hastalığa veya komplikasyona karşı alınacak önlemler, çocuğun yetişkin yaşlara kadar hayatta kalmasını sağlar.
Sonuçta,
Her 10 otizmli bireyden 1'inin destansı özellikleri vardır. En popüleri yağmur adam, ikincisi ise ressam Stephen Wiltshire' ın bu videosudur.
Otizmle ilgili notlar... devam edecek.
Etiketler:
engelliler,
özel eğitim
6 Şubat 2011 Pazar
Tweet
Tohum Otizm Vakfı
Yükleyen sifiti. - TV dizilerini ve programlarını online izleyin.
Otizm Nedir?
Türkiye Otizimlilere Destek ve Eğitim Vakfı kensi web sitesinde otizm ile ilgili şu tanıyı yayınlamış:
Otizm Belirtileri Nelerdir?
Güncel bilgiler için lütfen tıklayınız : OTİZM konuşamamak, söyleyecek bir şeyiniz olmadığı anlamına gelmez
Otizm Nedir?
Tohum Otizm Vakfı
Yükleyen sifiti. - TV dizilerini ve programlarını online izleyin.
Otizm Nedir?
Türkiye Otizimlilere Destek ve Eğitim Vakfı kensi web sitesinde otizm ile ilgili şu tanıyı yayınlamış:
"1943′te Dr. Leo Kanner 11 çocuk üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda literatüre ‘Erken Çocukluk Otizmi’ terimini kazandırdı. Aynı yıllarda Hans Asperger bugün Asperger Sendromu olarak bilinen, aynı bozukluğun daha hafif bir biçimini tanımladı. Kanner üzerinde çalıştığı 11 çocukta, sosyal ilişki kuramama, dili iletişim için kullanmama, ekolali, tekrarlayıcı davranışlar, değişiklikleri tolere edememe gibi günümüzde de tanı kriterleri içinde olan özellikler yanında, geçerliliğini yitirmiş bazı özellikler de tarif etmiştir. Otizm DSM-III tanı sınıflamasına kadar çocukluk çağı psikozları arasında yerini almıştır. Yıllar süren değerlendirmeler sonunda araştırmacılar, otizm ile çocukluk şizofrenisinin ayrı bozukluklar olduğu konusunda birleşmişlerdir ve otizm resmi bir sınıflama terimi olarak DSM-III’e girmiştir. 1994 yılında DSM-IV (Uluslararası Ruhsal Hastalıklar Tanı ve istatistik El Kitabı) içinde Yaygın Gelişimsel Bozukluklar (günümüzde Otistik Spektrum Bozuklukları terimi daha çok kullanılmaktadır) başlığı altında yerini almıştır. Rett Sendromu, Çocukluk Çağı Desintegratif Bozukluk, Asperger Sendromu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk / Atipik Otizm de bu başlık altındadır."
Otizm Belirtileri Nelerdir?
Güncel bilgiler için lütfen tıklayınız : OTİZM konuşamamak, söyleyecek bir şeyiniz olmadığı anlamına gelmez
Etiketler:
bebek gelişimi,
çocuk gelişimi,
özel eğitim
30 Ocak 2011 Pazar
Tweet
Özel Eğitim Gereksinimli Bireylerin Annesi Olmak
Böyle bir yazı dizisi yapmaya karar verdim. PAylaşacağım çok şey var ama herzaman yazacak fırsatım olmuyor ve çoğu şey zamana yayılarak vücut bulabiliyor ne yazık ki... Özel eğitim üzerine yazmayı ne zamandır düşünürken öğrencimin vefat haberini alınca........çok zor oldu toparlanmak. Ama işte...hayat devam ediyor. Allah herkesin evladına sağlık sıhhat ve neşe versin bol bol.
Her kayıp acıdır ama meleklerin göçüp gitmesi çok koyuyor insana...
Bu işi 8 yıldır yapıyorum. Kaç öğrencim oldu, kaç anne tanıdım sayısını bilmiyorum ama çoğu şöyle diyor dertleşirken; "ben ölürsem bu çocuğa ne olur, kim bakar, bari ben ölmeden önce ölsün"... İlk duyduğumda şoka girmiş, nutkum tutulmuştu. Düşününce, bir anne olarak düşününce hak vermemek mümkün değil. Bu memlekette anası-babası olan engelliler bile hor görülüp yok sayılırken kimsesi olmayanların hali o kadar acı ki... Bunu hergün ben görüyorum işte! :( Sadece fon, destek, yardım değil anlayış ve el uzatmak da gerekli özel eğitim ve özel eğitimli bireylerin gelişimi için.
Anneler bilirler!
Ülkede sağlam bir yapı ve hoşgörü olsaydı annelerin gözü böyle arkada ve dertli olmazlardı. Demek ki yok ve bu bağrı yanmış anneler iyi eğitim almalarını istediği gibi, ölümün de iyisini istiyorlar evlatları için. Ne acı, ne zor, Allahım, ne kadar ağır... Sen herkese sağlık ver demekten başka, Medine dilencisi gibi sağlık dilenmekten başka hiçbirşey yapamıyorum düşündükçe, gördükçe ve yaşadıkça. R.' nin annesinde derin bir acıyla karışık garip bir huzur vardı. Acaba gözü arkada kalmayacağı için midir? Offf, düşünmeden edemiyorum.
Bir de özel eğitimden sorumlulara akıl, fikir, eğitim, hoşgörü, sabır ve güç ver tanrım! Ver ki bu işi hala angarya olarak gören sorumlu müdürlerin aklı biraz başına gelsin. Bu kadar ağır yükü olan anne ve ailelere hizmet etmek bu devlet memurlarının işi değil mi kardeşim!!! Bir anlatsam anlayışlarını AB İnsan Hakları MAhkemesi'ne verirsiniz. Dişlerimi sıkıyorum aklıma geldikçe!
Neyse, konumuza gelelim. Belki birilerine daha ulaşırız, yardımcı oluruz, öyle değil mi?
Zamanında Milliyet'te şunları yazmışım.
Özel eğitim nedir diye sorulduğunda ise şu yanıtı vermişim ( pek çok yerde yayınlanmıştı ama link bulamadım)
Çok ağır ve zor bir konudur özel eğitim ve engelliler... Tarihin çilesi, insanlığın göstergesidir. İçinde olduğum için anlatacağım çok şey var ama önemli olan "kimin ne işe yaradığı". Yani şunu demek istiyorum.
Özel eğitim söz konusu olunca " ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz" diyorum.
Herkese sağlıklı günler, mutluluklar ve güzellikler diliyorum.
Aylin
Her kayıp acıdır ama meleklerin göçüp gitmesi çok koyuyor insana...
Bu işi 8 yıldır yapıyorum. Kaç öğrencim oldu, kaç anne tanıdım sayısını bilmiyorum ama çoğu şöyle diyor dertleşirken; "ben ölürsem bu çocuğa ne olur, kim bakar, bari ben ölmeden önce ölsün"... İlk duyduğumda şoka girmiş, nutkum tutulmuştu. Düşününce, bir anne olarak düşününce hak vermemek mümkün değil. Bu memlekette anası-babası olan engelliler bile hor görülüp yok sayılırken kimsesi olmayanların hali o kadar acı ki... Bunu hergün ben görüyorum işte! :( Sadece fon, destek, yardım değil anlayış ve el uzatmak da gerekli özel eğitim ve özel eğitimli bireylerin gelişimi için.
Anneler bilirler!
Ülkede sağlam bir yapı ve hoşgörü olsaydı annelerin gözü böyle arkada ve dertli olmazlardı. Demek ki yok ve bu bağrı yanmış anneler iyi eğitim almalarını istediği gibi, ölümün de iyisini istiyorlar evlatları için. Ne acı, ne zor, Allahım, ne kadar ağır... Sen herkese sağlık ver demekten başka, Medine dilencisi gibi sağlık dilenmekten başka hiçbirşey yapamıyorum düşündükçe, gördükçe ve yaşadıkça. R.' nin annesinde derin bir acıyla karışık garip bir huzur vardı. Acaba gözü arkada kalmayacağı için midir? Offf, düşünmeden edemiyorum.
Bir de özel eğitimden sorumlulara akıl, fikir, eğitim, hoşgörü, sabır ve güç ver tanrım! Ver ki bu işi hala angarya olarak gören sorumlu müdürlerin aklı biraz başına gelsin. Bu kadar ağır yükü olan anne ve ailelere hizmet etmek bu devlet memurlarının işi değil mi kardeşim!!! Bir anlatsam anlayışlarını AB İnsan Hakları MAhkemesi'ne verirsiniz. Dişlerimi sıkıyorum aklıma geldikçe!
Neyse, konumuza gelelim. Belki birilerine daha ulaşırız, yardımcı oluruz, öyle değil mi?
Zamanında Milliyet'te şunları yazmışım.
Özel eğitim nedir diye sorulduğunda ise şu yanıtı vermişim ( pek çok yerde yayınlanmıştı ama link bulamadım)
Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim gereksinimlerini karşılamak ve bu bireylerin toplumsal yaşama katılımlarını hazırlamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, özel olarak hazırlanmış eğitim programları ve “engel” türüne göreve engelin özelliklerine uygun olarak hazırlanmış eğitim ortamları ile birlikte sürdürülen eğitime “özel eğitim denir”
Özel eğitim engel gruplarına göre sınıflandırılarak bu gruplara göre hazırlanmış okullarda sürdürülür.Görme, işitme, ortopedik ve zihinsel engelliler ile, uyum güçlüğü olanlar, süreğen hastalığı olanlar, dil ve konuşme güçlüğü olanlar ve üstün- özel yeteneklilere özel eğitim hizmeti verilmektedir.
Aynı zamanda engelli çocukların akranları ile birlikte aynı ortamda eğitimlerini sürdürmeleri çok önem taşımakta ve yönlendirmelerde “kaynaştırma” eğitimine ağırlıkla önem verilmektedir. Kaynaştırma eğitimi ve akranları ile aynı okulda birlikte eğitim almalarını sağlayan özel eğitim sınıfları, engelli öğrencilerin toplumsal yaşama katılımlarını arttırarak kendilerini daha da geliştirebilmeleri için doğal bir ortam oluşturmaktadır.
Ülkemizde ve dünyada özel eğitim hizmeti akademisyenler ve öğretmenler tarafından oldukça zor, pahalı ve sevgi, emek, sabır isteyen bir iş olarak tanımlanmakta. Zihinsel engelliler sınıf öğretmeni olarak bu mesleğin bir uygulamacısı olarak benim getireceğim özel tanımlama ise “farklılıklarla bir arada yaşamayı öğrenmek” olacaktır. Engelli bireyler ile özdeşim kurarak hayata katılmalarını, kendi yaşamlarını olabilecek en az destekle sürdürmelerini öğretmeyi başarmanın ilk adımı farklı olanı kabul etmekten geçiyor.
Çok ağır ve zor bir konudur özel eğitim ve engelliler... Tarihin çilesi, insanlığın göstergesidir. İçinde olduğum için anlatacağım çok şey var ama önemli olan "kimin ne işe yaradığı". Yani şunu demek istiyorum.
Özel eğitim söz konusu olunca " ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz" diyorum.
Herkese sağlıklı günler, mutluluklar ve güzellikler diliyorum.
Aylin
Etiketler:
anne olmak,
eğitim,
engelliler,
özel eğitim
20 Aralık 2010 Pazartesi
Tweet
Kariyerimin Çılgın Basamakları
2002 yılında başladım göreve. Gemlik'te eski bir binada, eski bir sınıfta. Sonra ne olduysa okulun kel kafalı müdürü (taşın üzerinde ot bitmiyor işte!)bizi sınıftan attı. Malum, zihinsel engelliler sınıfı, atılmayı çoktan hak ediyor. İşte yeni mekanınız dedi müdür ve yolu tutup bana kömürlüğü gösterdi.Dizayn edip sınıf yapacakmış....Kömürlük yahu kömürlük! Pencere yok, güneş yok, hava yok!!!Stajerim ya, yutacağım bu ömür tozunu sandı kendince. Bastım yaygarayı. Sonra bizi fen labaratuarına verdi müdür amca. "Bir iğne kaybolsun, bir bardak kırılsın bittin sen" dedi bana. Tamam dedim. Stajerim ya, yuttum sandı müdür amcam. Çocuklara izah ettim, kırmadılar sağolsunlar ne beni ne de beherleri. Paşa paşa, kaloriferleri ve camları olan bir sınıfta olup ders yaptığım için mutluydum ama hesabını soracaktım bunların. (Ayrıca bunlar bir ihbardır,hakkında geçmişe yönelik işlem yapılabiliyor mu bilmiyorum ama en azından herkes bilsin bu kötü kalpli adamı)
Ben hesap soramadan görevden ayrıldı.İyi kalpli müdür geldi. Kullanılmayan bir sınıfı bana gösterip burası sizin dedi. Hehe :) Olsun, küflü duvarları silinince geçer, biraz ilgilenince güzelleşir dedim içimden.
Yobaz esnafın kapısına dayandım. Yüzüme bakmadılar konuşurken ama Allah rızası için boyayı indirimli verebileceklerini söylediler. Yobazlar çünkü insanlık namına gelip, yardım talep ediyordum, kadınım diye yüzüme bakmadan konuyu görüştüler benimle. Ehi buna da razı oldum. Elimde boyalar, müdür, veliler ben boyadık sınıfı....
Not: Çocukları deşifre etmek istemediğim için fotoğraf yayınlamıyorum.
2005: Tokatköy İlköğretim Okulu'na geldim. İstanbul'da medeniyetin bittiği son noktalardan biriydi burası. Sınıfta oturacak sıra göremeyince okul aile birliğinden sıra almalarını istedim. Aslında sıra vardı ama çocuklar oturunca 2.dakikadan sonra tahtaları ayrılıp yere düşüyorlardı :( OAB, "alırız hocam" dedi. 2-3 ay sonra geldi sıralar. SOn derece cicili bicili...Çok sevindik. Sonra 15 gün geldi beni aradı birileri, "Aylin hanım, sıraların parasını ödemezseniz haftaya gelip alacağız". Nasıl yani???????????????????Okul Aile Birliği başkanı faturayı benim adıma kestirmiş (Bu da bir ihbardır, lütfen bu koun incelensin) Firmadakilerden süre isteyip istenilen 2500 TL yi bulacağımı söyledim. Ne yani? Geri mi verecektim???? Okulun iyi niyetli olup iyi işler yapmaya enerjisi kalmamış yorgun müdürü, "geri ver gitsin hocahanım" dedi. Uğraşacaktım ve uğraştım.
"Arkadaşlar, okul aile birliği sıra aldı ama ödemedi bende 2500 TL yok, pamuk ellerinizi ceplerinize rica ederim, aramızda para toplayalım" diye bir mail attım. Not düştüm bir de, lütfen kimseye forward etmeyin. Sanki ben bunu dememişim gibi, biri kalkmış Beykoz Kaymakamı'na forward etmiş."Arkadaşım Aylin öğretmen, sınıfına yardım arıyor,zor durumda, lütfen yardım edin" diye. Tabi kaymakam da İlçe Milli Eğitim Müdürünü aramış, İlçe Milli Eğitim müdürü ise direk beni aradı! Bir fırça.........! "Derhal buraya gelin açıklamanızı bekliyorum".
İlk anlattığım Okul-Aile Birliğinin attığı kazık oldu. Sonra sordum, siz bir öğretmen olarak benim yerimde olsaydınız ne yapardınız? Ayrıca 15:30 itibariyle özel ğieitm sınıfının borcu ödenmiş, yeni malzemeler alınmış ve okulun bütün eksikleri tamamlanmıştır hocam.
Müdür bey: ......... Hocahanım, gayretiniz için teşekkür ederim, yanlış anladık.
Sonra başta sevgili Melda Başçakır olmak üzere bir çok yardım ekibi okula yardım etti. Sel felaketi yaşayan bir gariban okula bir çok iyi insan yardımda bulundu.
İhbar no 3: Şimdi özel eğitim sınıfının izbe bir odaya alındığını, çocukların zor durumda olduğunu duydum. Bu okuldaki özel eğitim sınıfının durumu nedir?Açıklama istiyoruz, eğer kömürlüğe tıkıldıysalar bu bir insanlık suçudur.
2007:Beykoz'da başka bir okula geçtim. Sıra ihtiyacı vardı yine. Bir yardımsevere ulaştım, değil sadece sıra eksiğini, ne gerekiyorsa hepsini aldı. Sağolsun, varolsun.
Şimdi o sınıf pırıl pırıl gıcır gıcır, eğitime devam ediyor.
2009: Bambaşka bir okula geçtim. İşte sınıfın dediler. Kapı açılınca, patlak sıvalı bir duvar, kırık 2-3 sıra bir tahta ve duvarda asılı bir LCD TV gördüm. Hamileydim ve artık sinirlerim dayanmıyordu. ULAN!Bu özel eğitim sınıflarının kaderi nedir böyle! Ya hiç mi insanlık yok sizde! Diye söve söve çıktım o gün okuldan. Yaz tatiliydi... Doğum izninden sonra işim çok dedim, kafamda bir sürü plan yaptım durdum:(
2010:Doğum sonrası ücretsiz izin bitti. "Hocahanım, sınıfınızı 3. kata aldık" dediler. Kimbilir neresi ve nasıl bir manzara diye sıkıntılı bir şekilde çıktım basamakları.
Bir de ne göreyim ;
Fasulye şeklinde sıralar, LCD tv, bilgisayar, satranç tahtası, bloklar, küpler,abaküsler,yapbozlar, ağzına kadar kitap dolu bir dolap, müzik aletleri, fişler, boyalar, kalemler, envai çeşit el işi malzemesi :)))))))))
Neye uğradığımı şaşırdım. Meğer benden önceki öğretmenim Belediye nin başının etini yemiş. İyi de yapmış.Afiyet olsun, helal olsun. İlk defa bir sınıfta göreve başlarken böylesine büyük bir donanınımla karşılaştığım için büyük bir şaşkınlık içindeydim. Hocamı buldum, teşekkür ettim ama az biliyorum. Velilere ise ayrıca teşekkür ettim. Klima bile takmışlar yahu! :)
Şimdi okul yıkılacak. Sıralarımız, LCD televizyonumuz, radyomuz, panolarımız paketlenip saklanacak. Seneye yine bizimleler kısmetse. Ama okulun eksiği çok olur tahminimce.
Bir önceki postta dediğim gibi. Kafanızı şişirebilirim.
Eee, isteyenin bir yüzü kara :)
Artı, kendim için istiyorsam namerdim! :)
İşte böyle çılgın ve mücadele dolu bir kariyer basamağı sevgili okurum, ben bu sene laylaylom çekiliş yapmamayım da ne yapayım sevgili dostlar :)
Sev
Ben hesap soramadan görevden ayrıldı.İyi kalpli müdür geldi. Kullanılmayan bir sınıfı bana gösterip burası sizin dedi. Hehe :) Olsun, küflü duvarları silinince geçer, biraz ilgilenince güzelleşir dedim içimden.
Yobaz esnafın kapısına dayandım. Yüzüme bakmadılar konuşurken ama Allah rızası için boyayı indirimli verebileceklerini söylediler. Yobazlar çünkü insanlık namına gelip, yardım talep ediyordum, kadınım diye yüzüme bakmadan konuyu görüştüler benimle. Ehi buna da razı oldum. Elimde boyalar, müdür, veliler ben boyadık sınıfı....
Not: Çocukları deşifre etmek istemediğim için fotoğraf yayınlamıyorum.
2005: Tokatköy İlköğretim Okulu'na geldim. İstanbul'da medeniyetin bittiği son noktalardan biriydi burası. Sınıfta oturacak sıra göremeyince okul aile birliğinden sıra almalarını istedim. Aslında sıra vardı ama çocuklar oturunca 2.dakikadan sonra tahtaları ayrılıp yere düşüyorlardı :( OAB, "alırız hocam" dedi. 2-3 ay sonra geldi sıralar. SOn derece cicili bicili...Çok sevindik. Sonra 15 gün geldi beni aradı birileri, "Aylin hanım, sıraların parasını ödemezseniz haftaya gelip alacağız". Nasıl yani???????????????????Okul Aile Birliği başkanı faturayı benim adıma kestirmiş (Bu da bir ihbardır, lütfen bu koun incelensin) Firmadakilerden süre isteyip istenilen 2500 TL yi bulacağımı söyledim. Ne yani? Geri mi verecektim???? Okulun iyi niyetli olup iyi işler yapmaya enerjisi kalmamış yorgun müdürü, "geri ver gitsin hocahanım" dedi. Uğraşacaktım ve uğraştım.
"Arkadaşlar, okul aile birliği sıra aldı ama ödemedi bende 2500 TL yok, pamuk ellerinizi ceplerinize rica ederim, aramızda para toplayalım" diye bir mail attım. Not düştüm bir de, lütfen kimseye forward etmeyin. Sanki ben bunu dememişim gibi, biri kalkmış Beykoz Kaymakamı'na forward etmiş."Arkadaşım Aylin öğretmen, sınıfına yardım arıyor,zor durumda, lütfen yardım edin" diye. Tabi kaymakam da İlçe Milli Eğitim Müdürünü aramış, İlçe Milli Eğitim müdürü ise direk beni aradı! Bir fırça.........! "Derhal buraya gelin açıklamanızı bekliyorum".
İlk anlattığım Okul-Aile Birliğinin attığı kazık oldu. Sonra sordum, siz bir öğretmen olarak benim yerimde olsaydınız ne yapardınız? Ayrıca 15:30 itibariyle özel ğieitm sınıfının borcu ödenmiş, yeni malzemeler alınmış ve okulun bütün eksikleri tamamlanmıştır hocam.
Müdür bey: ......... Hocahanım, gayretiniz için teşekkür ederim, yanlış anladık.
Sonra başta sevgili Melda Başçakır olmak üzere bir çok yardım ekibi okula yardım etti. Sel felaketi yaşayan bir gariban okula bir çok iyi insan yardımda bulundu.
İhbar no 3: Şimdi özel eğitim sınıfının izbe bir odaya alındığını, çocukların zor durumda olduğunu duydum. Bu okuldaki özel eğitim sınıfının durumu nedir?Açıklama istiyoruz, eğer kömürlüğe tıkıldıysalar bu bir insanlık suçudur.
2007:Beykoz'da başka bir okula geçtim. Sıra ihtiyacı vardı yine. Bir yardımsevere ulaştım, değil sadece sıra eksiğini, ne gerekiyorsa hepsini aldı. Sağolsun, varolsun.
Şimdi o sınıf pırıl pırıl gıcır gıcır, eğitime devam ediyor.
2009: Bambaşka bir okula geçtim. İşte sınıfın dediler. Kapı açılınca, patlak sıvalı bir duvar, kırık 2-3 sıra bir tahta ve duvarda asılı bir LCD TV gördüm. Hamileydim ve artık sinirlerim dayanmıyordu. ULAN!Bu özel eğitim sınıflarının kaderi nedir böyle! Ya hiç mi insanlık yok sizde! Diye söve söve çıktım o gün okuldan. Yaz tatiliydi... Doğum izninden sonra işim çok dedim, kafamda bir sürü plan yaptım durdum:(
2010:Doğum sonrası ücretsiz izin bitti. "Hocahanım, sınıfınızı 3. kata aldık" dediler. Kimbilir neresi ve nasıl bir manzara diye sıkıntılı bir şekilde çıktım basamakları.
Bir de ne göreyim ;
Fasulye şeklinde sıralar, LCD tv, bilgisayar, satranç tahtası, bloklar, küpler,abaküsler,yapbozlar, ağzına kadar kitap dolu bir dolap, müzik aletleri, fişler, boyalar, kalemler, envai çeşit el işi malzemesi :)))))))))
Neye uğradığımı şaşırdım. Meğer benden önceki öğretmenim Belediye nin başının etini yemiş. İyi de yapmış.Afiyet olsun, helal olsun. İlk defa bir sınıfta göreve başlarken böylesine büyük bir donanınımla karşılaştığım için büyük bir şaşkınlık içindeydim. Hocamı buldum, teşekkür ettim ama az biliyorum. Velilere ise ayrıca teşekkür ettim. Klima bile takmışlar yahu! :)
Şimdi okul yıkılacak. Sıralarımız, LCD televizyonumuz, radyomuz, panolarımız paketlenip saklanacak. Seneye yine bizimleler kısmetse. Ama okulun eksiği çok olur tahminimce.
Bir önceki postta dediğim gibi. Kafanızı şişirebilirim.
Eee, isteyenin bir yüzü kara :)
Artı, kendim için istiyorsam namerdim! :)
İşte böyle çılgın ve mücadele dolu bir kariyer basamağı sevgili okurum, ben bu sene laylaylom çekiliş yapmamayım da ne yapayım sevgili dostlar :)
Sev
Etiketler:
eğitim,
engelliler,
hayat,
öğretmen anne,
özel eğitim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)