16 Temmuz 2011 Cumartesi

Hijyen Delisi Anne Olmak

Elimde bez yerleri deli gibi silerken bir yandan da kendi kendime felsefe yapıyordum bu sabah. Efenim; yerler temiz olmalı bana göre, ama ayağımızla bastığımız yerleri yalayan bir oğlumuz var. Onun yerleri yalaması ve ayakla basmamız ile birbirine dolanan kirlenme kısır döngüsünün içindeki yerimi düşündüm. Yerler kirleniyor, Ata yerleri -arada sırada- yalıyor. Aylin Annem siliyor. Yerler kirleniyor, Ata yerleri -arada sırada- yalıyor. Aylin Annem siliyor.Yerler kirleniyor, Ata yerleri -arada sırada- yalıyor. Aylin Annem siliyor...

Sil babam sil. Babam da siliyor evin yerlerini. Sorun silme kısmında değil zaten. Sorun silmeyi ne kadar kafaya taktığımda.

"Mikrop ve bakteri denen varlıkları gözlerimle görmüyorum. Bilim adamları benim yerime görmüş, aman daha nesini göreceğim diyordum içimden yine bu sabahki felsefe edebiyatımda. Görenler görmeyenlere anlatmış işte. Bu yerler kirli, bakterisi, mikrobu herşeyi var. Önemli olan bunları bir güzel yok etmek. Bir tur daha mı silsem?..." ne derken, dınk diye durdum.

Saçmalama kızım Aylin!

"İşini çabuk bitirip, kendime orta şekerli bir kahve yapıp ve ayağını bacağımı uzatıp keyif yapmalıyım, derhal!!!"

Aslında beni durduran bambaşka bir şeydi. Dün şahit olduğum şey.

Ata her allahın günü apartmanın önünde arkadaşlarıyla oyun oynuyor. Oyun denirse tabi. Ata ile Ayşe her ikisi de "bu benim" deme yarılında olduğu için ikisi de birbirinden bağımsız hareket etmeye özen gösteriyor. Neyse, bir de bir yaş daha büyük bir arkadaşları var. O da gelince bu benim yarışı çoğu kez kavgaya dönüşüyor. Diğer çocuklarda geldiği zaman günde en az bir kere kapışıyor bizim çocuklar. Bu karmaşa içinde annelerin müdahalesi ve gürültüsü de eklenince ortalık iyice birbirine giriyor. Çocukların kavgalarına karışmak istemiyorum. Ancak aşırı ve de yanlış müdahalelere müdahale etmek için devreye girmem gerekebiliyor.

Ama dünki olayda sustum işte. Artık diyecek söz bulamadım.

Olay şuydu: Apartmanın minik bahçe duvarında oturan çocuklardan biri elindeki yiyeceğini hafiften değdirdi ve elini anında geri çekti. Bunu gören annesi birden on kaplan gücünde bir kadına dönüşüp kükremeye başladı. Herkesin içinde çılgıncasına çocuğunu azarlayan annenin yüzündeki ifadeden ziyade çocuğun hali hiç gözümün önünden gitmiyor. Yüzündeki ifade şuna benziyordu: sanki annesiyle feci bir şekilde tartışıp odasının kapısını dan diye çarpıp kendini yatağına atmış gibiydi. Evet, küçücüktü ama içindeki kapıyı o an annesinin suratına dan diye çarpmıştı. Yüzünü çevirmiş annesinin susmasını bekliyordu. Kendini tamamen kapatmıştı. Bu ilk değildi. Oysa çocuklar böyle minik minik kazalar yapabilirdi. Yerler kirliydi ama unutmuştu işte. Oyuna dalmıştı. Annesinin her seferinde azarlamasından usandığı belliydi. Annenin daha çok küçük olduğunu ve niçin hoş görmediğini bilmiyor, üstelik kızıyordu. Anlaşamayacaklarına göre kollarını bağlayıp başını çevirip susmak en güzel tepkiydi ona göre.
Anne farketti mi bu halini? Hayır! "Bir daha asla bunu yapmayacaksın, yerler pis, hasta olursun, nedir bu çocuktan çektiğim" vesaire vesaire vesaire....

Sonra aklıma çocukların okuldaki halleri geldi. Özellikle hijyen takıntılı annelerin çocukları tozla toprakla öyle büyük keyifle oynuyor ki,hele ki ilk zamanlar... Aman allahım, ne büyük mutluluk; karışan yok, nutuk atan yok, çek elini pis diyen yok. Oh, yaşasın özgürlük!...



"Acaba gözümüzle görmediğimiz mikropları gören bilim adamalrına fazla mı güveniyoruz,nedir?" diye düşünmeden edemiyorum. Oğlumu incitmeye, onu herkesin içinde sarsmaya, kendini sürekli suçlu hissetmesini "hijyen" sebeperden dolayı yaşatmaya hakkım yok.İki gözümle görmedğim mikroplar Ata'cığımla aramıza gireceğine yerlerde sürünmeye devam etsin.

Kirli ama mutlu ol sen e mi Ata'm. Annen çamurlu ama huzurlu yuvasında bir kahve içmeye gider şimdi. :P



Haydi kalın sağlıcakla.

1 yorum:

  1. kar çamurlu olur diye kartopu oynamayan bir öğrencimi hatırladım yazıyı okuyunca...oyüzden sanırım bizimkiler parkta kafalarına kumu dökebilecek kadar özgürler...btün çevresel kınamalara rağmen
    suinci.blogspot.com
    bu arada kendi hesabımdan size yorum yazamadım anonüm seçtim oyüzden

    YanıtlaSil

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsan durma, yaz. Haydi yorumla :)