11 Şubat 2011 Cuma

İtirafname



İrem bir itiraf listesi yapmış, özenip yazmaya ve yükü atmaya karar verdim.

-Hamileyken daha az yiyebilirdim ama boğazımı tutamadım yahu, ne yapayım 27 kilo aldım, lohusalıkta belim çok fena oldu. 1 ay yürüyemedim hatta. Çok pişmanım.

-Sezaryan oldum iyi de oldu, çünkü kalbim normal doğumda zorlanabilirdi. Ciddi bir durum var, sürekli takipteyim doktorlar tarafından. Bu durum çok kafama takılıyor. Ölüm korkusu gibisinden hayatımda olmayan bir korku türemişken anne olunca, bir de organik nedenler çıkınca arada arızaya bağlıyorum kendimi, ne yapayım yaaaaa :(

-Şimdiki aklım olsa EASY denen tuğla gibi kitabı elime bile almazdım. Daha doğalcı ve sprituel ağırlıklı şeyler okurdum.

-Hamileyken yoga yapamadım. İyi ki de yapamamışım, elimdeki çok popüler olan dvd program hatalıymış. Umarım siz de o programa uyup denemezsiniz.

-Çok ağır bir travmaydı sezaryan, kendimi içi deşilmiş, hayatı çalınmış, ölmüş olarak algıladım ameliyattan sonra.Ama ne olursa olsun epidural derim başka da bir şey demem.

-Hani meşhur bir söz döndü ya bloglarda. "bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir" şeklinde. Hah! Ata' nın doğumunu dört gözle bekleyip doğduktan sonra kapımı açmayan bizim köylülere fena halde bozuğum. (Annem-babam hariç).Öleceğim unutmayacağım bunu. Kin değil ama yaşayanlar bilir, "lohusaya atılan kazıklar, gün gelir poponu tırmalar".

- Ata' nın kolik olduğu dönemlerde, kötü bir bel, ev işleri, kucakta ağlayan bir bebek gibi bir kabusnameyle geçen ilk dört ayı hiç unutmayacağım.

- Kocam iyi bir baba ve hayat & ev arkadaşı. O olmasa hapı yutmuştuk toptan.

-Ata'yı koklaya koklaya ve emzirerek uyutmak baştan bir alternatif sonradan ise bilinçli bir tercihim oldu. İyi ki de öyle oldu. Asla pişman değilim.

-Bloglara şöyle bir göz atabiliyorum, ne yorum yazabiliyorum ne de sobe işleriyle ilgilenebiliyorum. Sebebi beni bekleyen ev,okul ve iş işleri :( Sanmayın ki bilerek..değil, billahi.

-Kocamın yaptığı işleri heyecanla destekliyorum. Hayatımıza renk katıyor onun projeleri. Neredeyse hergün yeni doğan birbirinden güzel bebekler onun işi, nasıl heyecanlanmayayım. Sinema tv işi de pek güzel ama başka itiraflarım var.

-Katalog çekimlerindeki çıtır mankenler çok güzeller, çok çıtırlar ama zeki zeki bakanını daha görmedim. Olsa zaten sütyen için mankenlik yapmazlar diye düşünüyorum. Ayrıca kocamın popüler mankenlerle çekilmiş fotoğraflarının sosyal paylaşım sitelerinde dolaşmasıyla çok eğlendim. Herkes arıza çıkaracağım sandı ama ben kıkır kıkır gülüyordum bu işe. Sebebi malum.

-Sinema tv sektörü dostluk arayan iyi kalpli insanlara göre değil. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor ve herkes alabildiğine çıkarcı. Büyük olmak için çok büyük pislik olmak şart. Bu nedenle Çağatay "büyük" olamaz.

-Uykusuz gecelerin sabahında hazır kahvaltı masasıyla karşılaşmak elmas madeni bulmak gibi birşey.

-Annemin İzmir'de oluşuna, İzmirdekilerin burada olmayışına çok üzülüyordum başlarda. Bizim ailede çocuk olan ev hergün kapıdan ziyaret edilir, anneye "bir ihtiyacın var mı" diye sorulur.İstanbul' da yok böyle şeyler. Amaaannn geçti gitti. Ata büyüdü herkes büyüdü.

-İkinci çocuğa hazırım. Hatta üçüncüye...dördüncüye...

- Katı gıdaya geçerken yaşadığım stres ne gereksiz bir şeymiş yahu! O stresin varlığını algılayan oğlum "ulan bu yemek yemek kazık gibi zor bir iş galiba" dedi galiba. O da strese girdi sayemde. Halbuki ver gitsin, yemiyorsa da kapı gibi anne sütü var oysa. Açlıktan ölmezdi herhalde. Ne acemiymiymişim :)))

-Sağlık ocağındaki "2-3 saatte bir emzirin" diyen hemşirelere uyduğum için çok pişmanım. Gece kalkıp kalkıp mışıl mışıl uyuyan Ata'ya emsin diye neler yaptım. Ayağını gıdıklarım, bacağını hafif hafif cimcikledim. Neymiş, uyansın emsin miş. Eee, 3-4 saat içinde acıkınca zaten kalıyor, ağlıyor. Onu bekleseydim ya! Ne salağım.

-Doğum yaptığım hastanede, uyuyan minicik oğlumu uyandırmak için bacağını hart diye cimcikleyen hemşireye uçan kafa atmadığım için de çok pişmanım. Zaten orası garip bir yerdi, bir daha da işim olmadı çok şükür. Ameliyattan sonra emzirmek için yanıma döndürmeye çalışan başhemşireye de lazımdı o uçan kafadan bir tane. sızım sızım sızlayan bir kesik, yanıma dönmemi bekleyen zebani bir hemşire, dönemeyen bendenizi hırpalaya hırpalaya çevirirken yüzümün buruştuğunu görünce " eee, anne olmak kolay değil" demişti. Söylemesi kolay tabi.

-Doğumdan sonra 7. ayımda regl olunca salya sümük ağlamıştım. Sütüm kesilmesin Allaaam noolur diye :)Gülüyorum aklıma geldikçe ...

-İnek sütü içmeyen oğlumu bu konuda üzmüyorum ve üstüne gitmiyorum. Kalsiyumun tek kaynağı inek sütü değildir. Belki de vegan olacak kendisi, ne malum :)))

- Şimdiki aklım olsa, "hava soğuk çocuğu dışarı çıkarma" diyen bizim köylüleri dinlemez arabaya atlar atlar gezerdim. Tek başıma, mek başıma, hayat zaten tek başına...

-Bana bir iki çocuk yetiştirip, son yetiştirdiği çocuk 50 sine gelmiş kadınlar tarafından pedagogluk taslanmasından hoşlanmıyorum.

-Çalışmaya başlayınca zeka puanım arttı.

-Mutfakta bazen tam bir faciayım. Bazen de Emine Beder teyzeme nal mıh toplatacak kadar iyi olduğumu düşünüyorum.

-Okuldayken Ata ile bağlantım kesiliyor. Pek aklıma gelmiyor onca çocukla uğraşırken.

-2007 başladım blog tutmaya. Ata'ya hamileyken tuttum bir ara, yine doğunca bir ara...Hiçbiri yok, sildim. Çünkü mutluluğumuzu ve oğlumuzu kıskandığını bildiğim pek fena hanımlar vardı etrafta. Yazmadım olanı biteni. Yazın yapacak iş bulamayınca Aylin Anne blogunu açtım. Ata' nın hikayelerini bu nedenle yazmadım, fotoğraflarını yüklemedim şimdiye kadar. Bu mecburi güvenlik önlemine hayli içerlemiştim ama iyi de yapmışım. Zaten çok eski ve gizli bir blogum var Ata için. Oraya yazıyorum sırlarımızı :))) Nasıl fikir ama ???

Amma doluymuşum meğer. Of of of offff! Çok iyi geldi itiraf etmek. Teşekkürler İrem.

2 yorum:

  1. -Hani meşhur bir söz döndü ya bloglarda. "bir çocuğu büyütmek için bir köy gerekir" şeklinde. Hah! Ata' nın doğumunu dört gözle bekleyip doğduktan sonra kapımı açmayan bizim köylülere fena halde bozuğum. (Annem-babam hariç).Öleceğim unutmayacağım bunu. Kin değil ama yaşayanlar bilir, "lohusaya atılan kazıklar, gün gelir poponu tırmalar".

    LİKE LİKE LİKE!!

    YanıtlaSil

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsan durma, yaz. Haydi yorumla :)