31 Ekim 2010 Pazar

Ferber Yöntemi Hakkında

En son Hürriyet Aile bu yazıda Ferber Yöntemi çılgınlığından bahsediyor.

Yazı da bloggerlara da bir iki iliştirme var.

Eğer okunuyorsam ben de bir iki iliştirme yazayım da bu gece rahat uyuyayım.

Dünyaya yeni gelmiş birisine uykuyu öğretmek için Dr. Ferber'in uyku bozukluğu yaklaşımını uygulayamazsınız. "Her çocuk bir değil" lafını lütfen içinizde tutun, bunu ben de biliyorum.

Bir şeyi öğrenmemiş bir varlığa "bozukluk" teşhisi ile "ağlatma" yöntemini uygulamak kadar vicdansızca birşey olamaz.

Uygulayanlar da vicdansızdır. Okusalar da kalpleri okumamıştır kötü etkilerini.

Co -sleeping nedir yahu? Türkçeye kıran mı girdi.!!!! ???!!!
Birlikte uyumak demek istediniz sanırım.
Amerikalılar bu dünyanın ergen ruhlu toplumudur. Bir ergen bebek bakımından ne anlarsa bu adamlar da bundan o kadar anlar. Etraflarında dolanıp Amerikan Pediatri Birliği şöyle diyor, şu şunu diyor hava civalarından çok sıkıldım.

Birlikte uyumak cahillik mi? Değil. Onlarca kültürü araştırın, bebek doğasını insan doğasını ve doğayı tanımayan kültürlerin başında Emeerikalılar gelir. Bir de Emeerika'dan ülkemize terk-i diyar eylemiş re-immigrantların durumu iki kültür arasına sıkışmış bir halde, zordur fecidir. Neyse!

Doğada her canlı bebeğiyle uyur. En azından memeliler, en azından kediler. Yani bizim kedi kadaraklımız, vicdanımız, iç sesini dinleme becerimiz yok mu? E sanırım yok!

Bebeği ağlatarak " ona kararlı olduğumu göstereceğim" diyen anne insan yavrusunun gerçek duygu durumundan bihaberdir, kimse kusura bakmasın.

Ayrıca bebeği ilk günlerinden ilk aylarından itibaren bile bile ağlatmak depresyona girmesi ve ömür boyu güvensizlik için en ideal yöntemdir.

Çocuğunuz,
size güvenmesin,
iç dünyasında kızgınlıklar yaşasın,
2 yaş krizleri geçirsin,
ergenlikte kök söktürsün,
aşk ilişkilerinde arabesk biri olsun istiyorsanız, haydi durmayın Ferber uygulayın.

Daha fazla açıklama yazıp parmaklarımı yormasam iyi olabilir. Çünkü herkes bildiğini okuyor, Aylin bildiğini ve yaşadığını yazıyor.

Efendim, alın okuyun, herşeyi Aylin Anne'den beklemeyin :) Zaten okuyan annelerin çoğu doğal yaklaşımı savunan aklı başında anneler. Ferber çılgınlığıyla uğraşanların tahsili ne olursa olsun kendinden ve insan kavramından uzak olan kişilikler olduğunu düşünüyorumç Bu uzaklığın onlar farkında değildir, bebeklerini bile bile ağlatırken dışarıdan izleyen vicdanlılarca bu uzaklık görülür...

İşte Aylin Anne' nin bloggerlera sataşan ya da doğal ebeveynlikle uğraşanları cahil yerine koyanlar için yazdığı yazılar, buyrun okuyun. Özellikle blogları gezip kırpıp kırpıp kendine yazı yapan yada okuduklarıyla dalga geçen köşe yazarı hanım ablalarım okusun da birlikte aydınlanalım.

Bebeğimi nasıl uyutmalıyım?
Rahimdışı yaşamın psikolojik evreleri
Annelerin doğru bildiği yanlışlar
5 Aylin ve bebek depresyonu
Bebeğinizi büyütürken psikolojik hasar bırakmayın!
Amazon ormanındaki bebekler daha zeki ve mutluymuş
Anneliğe sığar mı?
Emzirme ile ilgili psikolojik gerçekler

Keyifli okumalar!

Sevgiler

Aylin
Yazacak çok şey var ama vakit yok işte!

Bu aralar emzirme, uyku, beslenme, oyun yerine çok daha zor dertlerle dolu kafam.

8 Kasım'da işe geri dönüyorum. Zihinsel engelli öğrencilerimle tanışacağım. ( zihinsel engelli ne demekse, esas engel bizde, onları anlayamadığımız için )

Yine kafam o ailelerin sonu gelmez üzüntüleriyle dolacak. Şimdi kafaya taktığım eften püften şeylerin aslında ne kadar boş olduğunu bir daha göreceğim.

Sonra da buraya yazacağım.

Çocuklar ve insanlar ne büyük zorluklar yaşıyor bir görelim bakalım.

Sana söylüyorum gelinim, Aylin annem sen anla!

Hadi görüşürüz,

Ciao

28 Ekim 2010 Perşembe

yeni web sitem yayında


Herkese kocaman bir merhaba,

Artık siparişleriniz için bana havale gönderip, kargo beklemeyeceksiniz :) ziraF orever Living Web Sitem yayında. Ulaşmak için lütfen tıklayınız

Ürünler hakkında bilgi edinebilir,
İş fırsatlarını inceleyebilir,
Alış veriş yaparak ürün sipariş edebilirsiniz.

Sayfaya girdiğinizde sağ üst köşedeki Alış Veriş yap butonunu tıklayın. Karşınıza yeni bir pencere açılacak; E-SHOP Buradan ürünleri gezebilir, beğendiğiniz ve almak istediğiniz ürünleri alabilirsiniz.

Herhangi bir sorunuz veya aksama olduğunda bana mail atarak haber vermeniz yeterli olacaktır.

Sevgiler

24 Ekim 2010 Pazar

FLP' nin mucizevi ürünlerinin kişisel deneyim sonuçları

Şimdi bir annenin önce bebeği için ihtiyacı olan çok iyi ürünlerden başlayarak sırasıyla, besin takviyeleri ve güzellik + cilt bakımı ürünleri ile ilgili size bir kaç bilgi vereceğim. Ürünlerin yanına fiyatları da yazacağım. Benden indirimli olarak temin edebilirsiniz.

Aloe First: Adı üstünde Aloe First. İlk yardım anında çok lazım bir şey. Bu bir sprey ve Her ilk-yardım kutusunda bulunması gerekir.Küçük cilt tahrişlerin, rahatlatır.Saçları çevrenin ve klorun zararlarından korumaya yardımcı olur. Kesik,çizik,soğuk-sıcak yanıklarda ve güneş yanmaları ardından bölgeyi rahatlatmada etkilidir.Ağdadan sonra rahatlatıcı etkisi vardır.Kas gerginliklerinin gevşemesinde ve adele ağrılarının giderilmesinde ciddi bir destekleyicidir.Yorgun ve şişmiş ayaklarınızın dostudur.
Geçen gün Ata düştü ve çenesini vurduğu için dudağı hafiften patladı. İlk yaptığım şey bu spreyle ağzını yıkamak oldu. Kanama durdu hemen ve sızısı dindi. Poposunu yıkadıktan sonra da bu ürünü kullanıyorum, nem dengesini acayip koruyor ve temiz tutuyor. Çok tavsiye ederim.

Aloe Lipstick: Mini bir eczanedir.Epitel dokuyu yenilemeye destek olur.Küçük yaralanmalarda kesik çiziklerde ve sinek sokmalarında rahatlıkla kullanılabilir.Kaş ve bıyık alındığında kızarıklıkların üzerine uygulanabilir. Ata' nın pişiklerine kullanıyorum, kısa sürede fayda ediyor.

Aloe Jelly: Cildi çabucak yumuşatmaya destek verir.Soğuk ve sıcak tüm yanıklardan hemen sonra uygulanırsa cildin zarar görmeden beslenmesine nemlenmesine ve çabucak yumuşamasına destek verir.Epitel dokuda yenilenmenin sağlanmasına katkı sunar. Saç derisinde ciddi bakım ve onarıma destek verir.Tüm cilt problemlerinde kullanılabilir.Mastit olduğumda Bee propolis tablet takviyesiyle bunu kullanmıştım ve çok rahatlatmıştı. Ata düştüğünde özellikle bununla incittiği yerine masaj yapıyorum, çok iyi geliyor inanın. Şaka gibi yahu.

Kış geliyor: Anne sütünü bozmayacak ve bebeğe faydası olacaklar ise şöyle:
Ancak aktarlardan alınan ekinezyaların son kullanma tarihi geçimiş oluyor bu bir. İkincisi bağışıklık için günde ancak 1kg ekinezya içerseniz işe yarar , yoksa poşet çaylardakiler faso fisodur. O nedenle size FOREVER ECHINACEA SUPREME kullanmanızı öneriyorum. Anne sütü ile bebeğinize geçer ve bağışıklığı için güçlü bir destek oluşturur.Vücudun direncini arttırıp bağışıklık sistemini güçlendirerek gribal problemler yaşanmaması için çok önemli bir destektir.İnatçı bir enfeksiyon olan mantara karşı güçlü bir besin takviyesidir. Beyin kan bariyerinden girmeyi başaran nadir bir antioksidandır. Hafızamızın dinç kalmasına katkı sunan bir besin takviyesidir. Hücre zarı ve kalp-damar dostudur.Üst solunum yollarına çok ciddi destek sunar.

Omega 3-9 Arctic Sea:Anne sütünün kalitesini arttırmak için çok isabetli bir karar olur. Bildiğiniz gibi, Tuna Nehri'nde meydana gelen kaza, Marmara Denizi' nin kirliliği gibi pek çok nedenden dolayı saf ve sağlıklı balıklar yemek hayal oldu. O nedenle soğuk buz denizine ait balıkların yağı ve saf zeytin yağının bileşiminden elde edilen aşağıdaki kapsül size çok iyi gelebilir. Biyonik çocuklar, zeki bebekler yetişebilir. Faydalarını şöyle özetleyeyim: Kalp dostudur.Dolaşım sistemindeki tıkanıklıkları açmaya destek olurken,damarlarımızın onarımına yardımcı olur.
"Dikkat eksikliğinin giderilmesine katkı sunarken,beyindeki sinir uçlarının aralarındaki iletkenliğe ve hafızamızın güçlenmesine destek olur.
Omega 3- balık yağı,omega 9 zeytin yağı bileşimi ile iyi kollestrolü yükseltmeye katkı sunarken kötü kollesrolü düşürmeye destek verir."

Propolis:Propolis arıların bitki filiz ve tomurcuklarından topladığı, kovan giriş deliğine, çatlak ve kırıkları kapattığı, antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip yapışkan ve reçinemsi bir maddedir. Bu ürün ise: Vücudumuzda tepeden tırnağa hangi nedenle olursa olsun ihtiyaç duyduğumuz,vücudumuzun direnç oluşturamadığı,çok özel bir antibiyotiktir.
Vücudumuzun tüm sistemlerinde ve organlarında ihtiyaç halinde bakım ve onarım yapabilen doğal bir antibiyotiktirDoğadaki en güçlü antibiyotik olarak bilinen propolis;ağaçlardan çıkan bir reçinedir.Bal arıları,propolisi toplarlar metabolize ederler.Daha sonra kovanlarını korumak için propolisle sıvarlar bu yüzden arı kovanlarının içi çoğu ameliyathaneden dana temizdir.

Aloe Blossom Herbal Tea:Sütünüz artar, detoks özelliği ile vücudu rahatlatır,bedenin incelmesine yardımcıdır.Toksinlerin atılımına destek verirken dolaşımı düzenlemeye katkı sağlar.Şeker düzeyini dengede tutmaya destek verir.
Midemizin rahatlamasını sağlarken rahat gaz çıkarmamızı teşvik eder.
Hafızamızın dinç kalmasına katkı sağlarken kaliteli uyku uyumamıza yardımcı olur.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirir.Kalp- damar dostudur.
Kullanımı:Bir poşetten 1-1,5 litre çay elde edilir.(15-20 bardak)sıcak ve soğuk içilebilir.Arzuya göre 1 kupaya ve ya 1 -1,5 litre kaynamış suya poşet yırtılarak atılır.15 dk demlendikten sonra gün içinde tüketilir.Ertesi güne kalan çay tekrar kaynatılmaz ,soğuk olarak içine 1 parça buz ya da nane yaprağı eklenerek tüketilebilinir.Aç,tok fark etmez.Ayrıca poşet olarak demlendiğinde kalan poşetler cilt temizliğinde kullanılabilir ya da saksıda yetiştirdiğiniz çiçeklerinize doğal gübre olarak kullanabilirsiniz.

Kilo kontrolü için:
Aloe Vera Gel İçecek
Bee Propolis
Omega3-9
Forever Lean
Aloe Blossom Herbal Tea' öneririm. Ama doktorunuza danıştıktan sonra. Bir sakıncası olduğundan değil, daha emin ve sağlıklı yol alabilmemiz için bunu isterim. Doktorunuz OK derse gönderebilirim. sütünüze zararı olmaz ancak süt dengesi oturmamış annelerin kullanmasını önermem. 6 ay ve üstü olursa daha iyi olur.

Evde güvenli temizlik için Aloe MPD:
Çevreye zarar vermez.Ayrıştırılabilinir içeriktedir. Yumuşak ve hassasdır,ellere zarar vermezEv temizleyicisi olarak; yerde, fayansta, ahşapta, çamaşır yıkamada,camda,halı yıkamada ve elle yıkanan bulaşıkta çok ideal ve ekonomik bir deterjandır.Bebek kıyafetlerinin yıkanmasında ideal olup alerjik ve hassas cilde sahip insanların kıyafetlerini yıkamada da gönül rahatlığıyla kullanılabilir.
Kullandığımı söylememe gerek var mı :)

Şampuan ve saç kremi de süper: ancak daha süper bir şey var o da Likit sabunu: Bütün cilt tiplerinde kullanıma uygun, cildin Ph dengesini korurken nemlendirme özelliği de vardır. Traş köpüğü olarak kullanılabilir.Aloe Likid Soap’ın uygulandığı yerde 4 saat mikrop yaşamaz.Göz yakmaz çocuk ve bebeklerde idealdir.Şampuan olarak da kullanılabilir. Makyajınızı da kolaylıkla temizleyebilirsiniz. Çok tavsiye ederim.

Cildinizde tahriş, alerji vesaire varsa, sorunluysa, sabunla yıkayıp ALOE PROPOLİS KREMLE nemlendirirseniz kısa sürede sonuç alabilirsiniz.Aüda sonrası cildinizi ferahlatır, tahrişi önler...vb gibi Aranızda bunu deneyimleyenler kesin vardır.

Diz ağrısı, kas ağrısı, bozulmuş, tahriş olmuş cilt problemleri için Aloe MSM jel: 48

Cilt temizliği için Forever Aloe Scrup:

Yorgun ayaklara, tutulan kaslara Heat Lotion, sürünce yakan cinsten ama sonuç harikulade:

Göz altı torbaları için Forever Alluring Eyes krem: bende sonuç süperdi:

Nemlendirici: Süper bu da...! :)

Daha çok sayıda ürün var ama bunlar benim denediklerim.

VSN: Gece ve gündüz görüşünü destekleyen çok çok önemli bir takviyedir.Hücrenin sağlıklı kolejen üretimini desteklerken,serbest radikallerle de savaşır.Katarakt hastalığına karşı vücudun korunmasına destek sağlar. Gözümüzün,ayrılmaması gereken bir dostudur.

Atura MIN:
Güzel gözlerimizin daha iyi görmesine destek olur.Parlak kirpik ve kaşlara sahip olmamıza katkı sağlar.İçerisindeki çinko sayesinde kıkırdak dokularımızın saat gibi çalışmasına destek verir..Şeker seviyemizin doğru ölçüde olması ve düzenli kalmasına destek olur.Doğal olarak deniz bitkileri ve canlılarından elde edilerek hazırlanmış,kalsiyum,fosfor, magnezyum,selenyum ve kromyum içerikli multi-mineral formülü ile güçlendirilmiş ature-min özel ve özellikli bir üründür.

Forever Calcium tablet: Vücudun kemik,kas yapısının devamlılığına ciddi katkı sağlar.Kalp dostudur.Vücudumuzda birçok hormonun düzenli salgılanmasına destek olur.Forever kalsiyum mideye dokunmaz,kolay ve hızlı sindirilir. Emzirme döneminde özellikle lazım.

Ginko Plus: Beyin damarlarının elastikiyet kazanmasına yardımcı olmasının yanı sıra kanda pıhtı oluşmasını engellemeye destek verir.Hafızada tutma yeteneğini destekler beyin kan bariyerini geçebilen ender gıdalardandır.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Zihinsel detoksla dağınıklığa son

  • Bekarken çok kolaydı detoks yapmak.

    Aylık ve haftalık planlarıma göre yapmam gerekenlerin listesini yapıp harfiyen uyuyordum. Kendimden başka kimseye karşı sorumlu olmadığım için fazlasıyla meşgul olabiliyordum böyle şeylerle.

    Bunun dışında yaptığım diğer detokslar da vardı kendimce:

    Gardrop detoksu:
    Ben eşyalarımı çöpe atmam, atamam. Mutlaka ihtiyacı olan biri vardır deyip kolilerim mesela. Her sonbaharda verilecek yazlıklarımı ve her ilkbaharda verilecek kışlıklarımı ayırırım. Böylelikle giymediğim ne kadar giysi varsa dolabımdan uzaklaşır. Hem yer açılır hem de sevdiğim, kendimce favori giysilerimle daha enerjik ve havalı bir hava eser dolabımda.

    Ayakkabı detoksu:
    İşte bunda biraz zorlanıyorum, çünkü ben tam bir ayakkabıkoliğim. Ayağıma olmayan ne kadar ayakkabı varsa yine ayırıyor en geç 1 ay içinde yeni sahibelerine ulaştırmaya çalışıyorum.

    Çöp detoksu:
    Daha önceki şu yazımda çöpleri ayırdığımdan bahsetmiştim. İnatla devam ediyorum. Camlar balkonda bir bölümde, kağıt vb bir kolinin içinde, organik çöpler öğütücüyle denize, piller pil kutularına gitmek üzere ayrı bür kutuya, plastik ve kompozitler ise ayrı bir kutuda birikiyor. Konteynerın kenarına bırakıyorum ki toplayanlar hemen alsın diye. Hani Ata' nın bezleriyle organik çöplerin bir arada olmasını düşünemiyorum doğrusu.

    Ofis detoksu:
    Sık sık raflar, kutular, kalemlikler şunlar bunlar elden geçiyor ve böylelikle fazla ıvır zıvırdan kurtulabiliniyor.

    Kokoş detoksu:
    Efendim, bana kalsa salonu heykel ve yağlıboya tabloya boğar, evi minik bir müzeye döndürebilirim ama bunlara gerek yok. Sadelik evrimini tamamlayanların niteliklerindendir. Bu nedenden dolayı sadece 2 tane harikulade heykelcik ve 2 tablo yeter. Örtüler ve kırlentleri de epey azaltarak gözü dinlendirmke pek bir möhüm konu.

    TV detoksu:
    Hiç ama hiç izlemeyerek, gereksiz viruslerin beynimi işgal etmesini önlediğimi düşünüyorum.

    MSN detoksu:
    Kullanmayarak, gerçekte ve yüzyüze konuşmak için çok fazla zaman kullandığımı düşünüyorum.

    E-mail detoksu:
    Forward etmek denen gereksiz hadisenin (hani şu geyik muhabbeti içerikli olanlar için geçerli bu dediğim) önüne yıllaaaaaaar evvel geçerek kendimce temiz bir alan yarattığımı ve forwar etmeyerek insanları yormadığıma inanıyor, kendimi kutluyorum :)))

    Facebook detosku / Sosyal ağ detoksu:
    Sadece ailemden ve cancan arkadaşlarımdan oluşan listemle gayet huzurlu ve mutluyum. Sık sık göz atıp samimiyet sınavından geçirerek verdiğim puanlara göre insanları listemde tutuyor ya da çıkarıyorum.

    E-mail grupları detoksu:
    Tek bir gruba üyeyim ve sadece orada yazarak daha iyi bir iletişim yaşıyorum. Yeni kurulan arkadaşlıklarım daha derin ve samimi oluyor galiba.

    Cep telefonu detoksu:
    Hergün aradığım aile bireyleri dışında olan görüşmelerimi 1 dakika ortalamasında tutarak kendimce konuşma kirliliğini önleyip daha az radyasyonun açığa çıkmasına hizmet etmiş oluyorum :P

    Buzdolabı detoksu:
    Sık sık gözden geçirerek hem yer düzenlemesi hem de yiyecek kontrolü yapmaya çalışıyorum. Ama çöpe atılan yiyecekler için çok fazla üzüldüğümü belirtmeliyim. Daha az almak lazım! İçi geçenleri kedilerimizle, kuşlarla ve havhavlarımızla paylaşmaya çalışıyorum :S

    Peki bunları yapmayınca ne olur?
    ufffffff, nereden başlasam ki ... der, başlamayıp oturur tv izler göbek büyütürüz.
  • uyuz, uyuşuk,mıymışız bir ruh halimiz olur.
  • evin bereketi olmaz
  • evde huzur olmaz
  • ruhsuz bir evde yaşaya yaşaya hastalanabiliriz.

Bu tür bilgilerin başında feng shui düzenlemeleri geliyor ve feng shuiye göre evin kapısından giren enerji evin balkon camlarından dışarı çıkar. Bu çıkan enerjiyi evin perdelerinden anlamak biraz mümkün. Caddede yürürken genelde evlerin pencere ve perdelerine bakıyor olduğumu farkettim. Hem yaşayanların kişilikleri ve zevkleri hakkında ip ucu veriyor hem de yansıyan enerjiden ne durumda olduklarını az biraz kestirebiliyorum.

  • Evin girişi sade ve temiz+düzenli olmalı.Bu nedenle biz sade bir dolap ve kırmızı bir paspası tercih ettik.
  • Genelde kapılar kapalı ve üzerlerinde çok fazla nesne olmamalı. süs püs ıvır zıvır. Hepsini topladım.
  • Giriş kapısından eve doğru adım atıldığında sol köşe bereket köşesidir. Orasının temiz, düzenli, aydınlık, yeşillik olması çok önemlidir. Yine bir elden geçirmem lazım :)
  • Sağ köşe ise dostları temsil eder. Orası ise dostluğu anımsatan nesnelerle renklendirilebilir. Filler, kuğular...gibi. Kuğu tablolarım olsa ne iyi olur ( amacım feng shui ilkelerine bağlı yaşamak değil, sadece yağlı boya tablo zevkimin doyması hahahah :)

Yarından itibaren;

  1. Ata' nın oyuncaklarıyla bir oyuncak müzesine dönen salonumuzu yarın tekrar düzenleyip çok sevdiği sadece 5 oyuncağı piayasada bırakacağım. Gerisi odasında durabilir.
  2. Mutfak dolapları ve buzdolabını elden geçireceğim.
  3. Verilmesi gereken yazlık eşyalarımı paketleyeceğim.
  4. Makyaj aynamın önündeki gereksiz eşya topluluğunu defedeceğim.
  5. Bereket köşesini revize edeceğim.
  6. Çiçeklerimi tekrar düzenleyeceğim.
  7. Mail boxumu hafifleteceğim.

Hergün bir tanesini halletsem bir hafta sonra daha da hafiflemiş bir anne olarak mutlu mutlu gezerim.

Aslında diğer yükler, yani enerji yüklerimiz, tasavvufta geçen ve dervişlere öğütlenen şeylerle daha iyi açıklanabilir.

  • Dedikodudan uzak durmak,
  • Evhamı terk etmek, akışa bırakmak,
  • Aynı şeyleri düşünmekten uzak durmak ( iki günü bir olan bizden değildir hadisinde olduğu gibi.)
  • Çok konuşmaktan,
  • Aşırı gülmekten uzak durmak,
  • Bugünün işini bugün halletmek olarak sıralanabilir.
  • Tutumluluk etmek,
  • Sürekli menfaat kollamayı terketmek,
  • Kıskançlıkları bir kenara bırakıp daha olgun düşünmeye çalışmak,
  • Öfkelenip, kızmak yerine daha sakin olmaya gayret göstermek çok işe yarayabilir.

...Neyse az laf çok iş diyorum.

Detokslarımla ilgili olarak gelişmeleri yazmaya çalışacağım.

Sevgiler

Denediler, memnun kaldılar, süt arttırma sorunu hallodu.

Aloe Vera çayını öve öve bitiremezken, şimdi kullananlardan güzel geri dönüşler gelmeye başladı:

Sevgili Aylim
Çay şahane malum ben ikizleri emzirdigim için bende çok fark etti süt arttiminda:) tavsiye ederim kesinlikle denemeye deger

Sevgiler
Ceylan
Ceren& Eren in annesi

----------------

Tadı karanfilli sakız gibi:) Güzel yani ve sütü de arttırıyor:D Bebeğimin gözyaşı tıkanıklığında gözle görülür bir azalma var :))tabi ben de arada unutuyorum o nedenle:((

Esra

----------------

Aylin Annemiz,

Kızım gündüz pek uyumadığı için saat başı emmek istiyor. Bazen
göğüslerim boş olurdu. Geceki ya da sabahki o sertliği olmazdı. Çayı
bi haftaya yakın bir süredir tüketiyorum. Son iki gündür her daim
sütlüyüm...

Çayı kullanmak isteyen herkese şiddetle tavsiye ederim. İçimi de gayet
güzel, tadı hippin çayından çok daha güzel...

Sevgilerimle;

Zerrin

------------


Çayın kullanımı:

Bir poşetten 1-1,5 litre çay elde edilir.(15-20 bardak)sıcak ve soğuk içilebilir.Arzuya göre 1 kupaya ve ya 1 -1,5 litre kaynamış suya poşet yırtılarak atılır.15 dk demlendikten sonra gün içinde tüketilir.Ertesi güne kalan çay tekrar kaynatılmaz ,soğuk olarak içine 1 parça buz ya da nane yaprağı eklenerek tüketilebilinir.Aç,tok fark etmez.
Ayrıca poşet olarak demlendiğinde kalan poşetler cilt temizliğinde kullanılabilir ya da saksıda yetiştirdiğiniz çiçeklerinize doğal gübre olarak kullanabilirsiniz.
ÖNEMLİ NOT: Günlük 1,5-2 litre su tüketilmesi tavsiye edilir.

İşte böyle sevgili okurlar.

Çay isteyenler parmak kaldırsın? :)

16 Ekim 2010 Cumartesi

Aloe Vera Çayı ile Şifa Bulun


Öncelikle bu posta bu çayı kullanan ve şifasını görenler mutlakayorum bıraksın lütfen.

Bu çayın ne olduğunu ben analatacağım elbette ama yaşanmışları ve deneyimlenen katkılarını lütfen yazın ....

Aylin: çay ! diyorsunuz
Mail atıyorsunuz
Adres - tel
Siparişi geçiyorum size gönderiyorum
1 kutuda 25 poşet var
1 poşeti alıp 1.5 litre suya demliyorsunuz.
Gün boyu içiyorsunuz.
1 hafta içinde ilginç deneyimler yaşıyorsunuz...
Bebeğinizin gözyaşı tıkanıklığı varsa bu çayla sildiğinizde 1 hafta 10 gün içinde ameliyattan kurtulabilir. Tecrübelerle sabittir.
Sütünüz artıyor,
İçinizdeki toksinler dışarı atılıyor,
Şekeriniz dengeleniyor,
Dolaşımınız daha düzenli çalışıyor,
Mideniz rahatlıyor,
Hafızanız toplarlanıyor,
Kalp-damar dostudur.
Bağışıklık güçlendirir.
Nefesiniz mis gibi olur.
Hatta poşetleri cilt temizliğinde kullanıp posasını çiçeklerinize atıyorsunuz.
Hem cildiniz güzelleşiyor.
Hem çiçekleriniz kuduruyor...

Sarısabır,tarçın,zencefil,rezene papatya,portakal kabuğu, böğürtlen yaprağı,dere otu,yenibahar gibi 30’dan fazla bitkinin karışımından oluşan bir çaydır.Renklendirici,tatlandırıcı ve kafein içermez.
Bir kutuda 25 poşet vardır.
FDA onaylıdır.İslâmi helâl belgeli tek çaydır.

Bir poşetten 1-1,5 litre çay elde edilir.(15-20 bardak)sıcak ve soğuk içilebilir.Arzuya göre 1 kupaya ve ya 1 -1,5 litre kaynamış suya poşet yırtılarak atılır.15 dk demlendikten sonra gün içinde tüketilir.Ertesi güne kalan çay tekrar kaynatılmaz ,soğuk olarak içine 1 parça buz ya da nane yaprağı eklenerek tüketilebilinir.Aç,tok fark etmez.

Ayrıca poşet olarak demlendiğinde kalan poşetler cilt temizliğinde kullanılabilir ya da saksıda yetiştirdiğiniz çiçeklerinize doğal gübre olarak kullanabilirsiniz.

ÖNEMLİ NOT: Günlük 1,5-2 litre su tüketilmesi tavsiye edilir

Aloe Blossom 23.94 (distribitör fiyatına gönderiyorum)
Kargo ücreti 5.75
Bütün bu saydıklarım PAHA BİÇİLEMEZ :)

15 Ekim 2010 Cuma

Tarhana nasıl yapılır???


Tarhana çorbası değil: tarhananın kendisi nasıl yapılır:

Anlatıyorum:

pratik olması için ölçüleri küçülttüm...

100 gr pişmemiş ekmek mayası
300 gr soğan
1 kg olgun domates
250 gr salçalık biber
250 gr yoğurt
3 yumurta
2 kg un
1bardak su

---

Ekmek mayasını bir bardak suyla yumuşatın.Yoğurdu ekleyin azıcık karıştırın.Kabuğu alınmış, suyu alınmış domatesleri ekleyin, yine accık karıştırın.İncecik doğranmış biberi ve rendelenmiş soğanı ekleyin. Bir güzel karıştırın şimdi...
3 yumurta kırıp tekrar karıştırdıktan sonra azar azar un katıp karıştırın.Hamur katılaşana kadar yoğrun.. Bileğe kuvvet yani.
Kabarması için beklemeye alın hamuru: bir tepsiyi hafif unlayın, üzerini örtün, sıcakta 2-3 saatte kabarır .Kabarınca tekrar yoğurup bir daha bırakın beklemesi için...aynı şekilde, hafif unlu tepside temiz bezle örtülerek...
Hamur tamamen kabarana kadar bunu yapmak gerekiyor.
Anlamak için elinizle koparmak istediğinizde uzamadan kopuyorsa hamur iyice kabarmış demektir.
Şimdi bu hamuru parça pinçik etme zamanı..! :)
Minik minik parçalara bölüp parça pinçik ettiğiniz bu hamuru taneciklerini temiz bir beze serip kurutmaya bırakın.Sık sık kontrol ederek kuruyanları avuç içinizle ovarak ezin. ( Bazen kuruması 1 günü geçebiliyor ) Toz kıvamına gelince elekten geçirin ve saklama kaplarına yerleştirin.

Biraz yorucu ama olsun, değer :)

Afiyet olsun

Sevgiler

Aylin

Balkabaklı pirinç çorbası


400 gr sakız balkabağı
4 avuç kırık pirinç
yarım lt süt
yarım lt et suyu
yeteri kadar karabiber ve tuz


Pirinçler ayıklanıp tuzlu suda bekletilip suyu süzülürken,tavla zarı şeklinde doğranmış balkabakları tencereye konur ve içine kaynar süt konur. Kabaklar haşlanınca pirinç katılır karıştırılır. Ayrı bir kapta kaynatılmış olan et suyu, tuz ve karabiber eklenip kapak kapatılır.Orta ateşte 20 dk. pişirirseniz harika olur.Üzerine rendelenmiş kaşar peyniri harika gider.

Ata bayıldı, darısı bebeğinizin başına...Afiyet şeker bal olsun.

Sevgiler

13 Ekim 2010 Çarşamba

Kışı sağlıklı geçirmek için öneriler

Merhaba,

Pek çok platformda sorulan sorulardan biri " bu kışı sağlıklı geçirmek için neler yapmalıyım"

Hemen yanıtları yazıyorum.

1. Ekinezya kullanının.


Ancak aktarlardan alınan ekinezyaların son kullanma tarihi geçimiş oluyor bu bir. İkincisi bağışıklık için günde ancak 1kg ekinezya içerseniz işe yarar , yoksa poşet çaylardakiler faso fisodur. O nedenle size FOREVER ECHINACEA SUPREME kullanmanızı öneriyorum. Anne sütü ile bebeğinize geçer ve bağışıklığı için güçlü bir destek oluşturur.Vücudun direncini arttırıp bağışıklık sistemini güçlendirerek gribal problemler yaşanmaması için çok önemli bir destektir.İnatçı bir enfeksiyon olan mantara karşı güçlü bir besin takviyesidir. Beyin kan bariyerinden girmeyi başaran nadir bir antioksidandır. Hafızamızın dinç kalmasına katkı sunan bir besin takviyesidir. Hücre zarı ve kalp-damar dostudur.Üst solunum yollarına çok ciddi destek sunar.


2.Omega 3-9 kullanın


:
Anne sütünün kalitesini arttırmak için çok isabetli bir karar olur. Bildiğiniz gibi, Tuna Nehri'nde meydana gelen kaza, Marmara Denizi' nin kirliliği gibi pek çok nedenden dolayı saf ve sağlıklı balıklar yemek hayal oldu. O nedenle soğuk buz denizine ait balıkların yağı ve saf zeytin yağının bileşiminden elde edilen aşağıdaki kapsül size çok iyi gelebilir. Biyonik çocuklar, zeki bebekler yetişebilir. Faydalarını şöyle özetleyeyim: Kalp dostudur.Dolaşım sistemindeki tıkanıklıkları açmaya destek olurken,damarlarımızın onarımına yardımcı olur.
"Dikkat eksikliğinin giderilmesine katkı sunarken,beyindeki sinir uçlarının aralarındaki iletkenliğe ve hafızamızın güçlenmesine destek olur.
Omega 3- balık yağı,omega 9 zeytin yağı bileşimi ile iyi kollestrolü yükseltmeye katkı sunarken kötü kollesrolü düşürmeye destek verir."


3.Arı propolisi kullanın:

Propolis:Propolis arıların bitki filiz ve tomurcuklarından topladığı, kovan giriş deliğine, çatlak ve kırıkları kapattığı, antibakteriyal, antiviral, antifungal, antioksidan, antiparazitik özelliklere sahip yapışkan ve reçinemsi bir maddedir. Bu ürün ise: Vücudumuzda tepeden tırnağa hangi nedenle olursa olsun ihtiyaç duyduğumuz,vücudumuzun direnç oluşturamadığı,çok özel bir antibiyotiktir.
Vücudumuzun tüm sistemlerinde ve organlarında ihtiyaç halinde bakım ve onarım yapabilen doğal bir antibiyotiktir
Doğadaki en güçlü antibiyotik olarak bilinen propolis;ağaçlardan çıkan bir reçinedir.Bal arıları,propolisi toplarlar metabolize ederler.Daha sonra kovanlarını korumak için propolisle sıvarlar bu yüzden arı kovanlarının içi çoğu ameliyathaneden dana temizdir.

4.Aloe Blossom Herbal Tea için:


Sütünüz artar, detoks özelliği ile vücudu rahatlatır,bedenin incelmesine yardımcıdır.Toksinlerin atılımına destek verirken dolaşımı düzenlemeye katkı sağlar.Şeker düzeyini dengede tutmaya destek verir.
Midemizin rahatlamasını sağlarken rahat gaz çıkarmamızı teşvik eder.
Hafızamızın dinç kalmasına katkı sağlarken kaliteli uyku uyumamıza yardımcı olur.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirir.Kalp- damar dostudur.

Kullanımı:Bir poşetten 1-1,5 litre çay elde edilir.(15-20 bardak)sıcak ve soğuk içilebilir.Arzuya göre 1 kupaya ve ya 1 -1,5 litre kaynamış suya poşet yırtılarak atılır.15 dk demlendikten sonra gün içinde tüketilir.Ertesi güne kalan çay tekrar kaynatılmaz ,soğuk olarak içine 1 parça buz ya da nane yaprağı eklenerek tüketilebilinir.Aç,tok fark etmez.Ayrıca poşet olarak demlendiğinde kalan poşetler cilt temizliğinde kullanılabilir ya da saksıda yetiştirdiğiniz çiçeklerinize doğal gübre olarak kullanabilirsiniz.

5.Günde 1.5-2 litre su için.

6.Ellerinizi ovuşturun, avuç içleriniz ısındığında işaret ve orta parmağınızı göz pınarlarınızın yanına getirip bastırın. Sürekli bunu yaparak elinizdeki chi (yaşam) enerjisini kullanırsınız ve bu sizin nezle olmanızı engeller. Aynısını göz ve kulak için de yapabilirsiniz. Burun kökünü ovun, burun kanatlarını aynı yöntemle ovun. Chi enerjisiyle solunumunuzu kuvvetlendirebilirsiniz.

7.Akciğerlerinizi sağaltın. Tek yapmanız gereken şey S-S-S-S-S-S-S-S-S-S-S-S-S-S-S-S sonra derin SSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSSS sesi çıkarmak. Bu akciğerleri açar. Akciğerler açılınca mukus kolayca atılır. Bu ise depresyonun eriyip gitmesini sağlayabilir.

8. Hafif esneme-gerilme hareketleri çalışın.

9.Meditatif çalışmalar yapın.

10. Bol taze meyve-sebze tüketin.

11.Böbrekleriniz için ; böbreklerinize doğru nefes alın ve Ç-Ç-Ç-Ç-U-U-U-V-E-E-E-E-E-Y-Y-Y sesini çalışın...

12. Aklınıza geldikçe kulaklarınıza masaj yapın.

13.Karaciğerinize doğru nefes alın ve verirken Ş-Ş-Ş-Ş-Ş-Ş-Ş-Ş-ŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ sesi çıkarın. 5-6 kez tekrarlayabilirsiniz.

14.Zihninizi sakinleştirin, gözlerinizi kapatın.Hayal gücünüzle gökyüzüne çıkın.Size güneşin ve ayın gülümsemesine izin verin. Bu gülümseme enerjisini gözbebeğinizden içeriye çektiğinizi hayal edin.sol gözünüzle gülümseyin, sağ gözünüzle gülümseyin. Sonra yine sırasıyla gözünüzün iç kenarlarına ve dış kenarlarına gülümseyin.Göz kapaklarınıza gülümseyin. Bitince gözlerinizi açmadan önce beyninizden 9-10 cm ötede bir gül hayal edin ve oradan zihninize bakın. Neler düşünüyorsunuz???? Sonra ellerinizi birbirine sürtün ve toplanan chi enerjisiyle yüzünüzü ovalayarak gözlerinizi açın :) Otobüste, metroda, uyumadan önce çok ideal bir çalışma olarak tavsiye ediyorum.

Sevgiler

11 Ekim 2010 Pazartesi

Yürümek, diş çıkarmak, konuşmayı öğrenmek, kendini tam ve doğru ifade etmek, anneyle babayla sürekli oyun oynayabilmek, heryeri kurcalamak, keşfetmek ... Hepsi birden iç içe olunca ne zor, ne ağır, ne kadar çok enerji isteyen birşey.

Bir de annenin istekleri binince: yemek tabağındakileri bitirmek, zamanında uyumak, onlar cıssssslarla başa çıkmak... Bir bebek için çok değil mi düşününce...

Çok şey istiyoruz çocuklardan...
Haksızlık ediyoruz.

Bence, Aylince...

10 Ekim 2010 Pazar

Bebekler ve diş çıkarma hakkında 3-5 bilgi

Yaşasın, yeni dişi hayırlı olsun!

Ama onun için ve özellikle annesi için epey zor bir süreç olabilir. Kimisi hafif atlatır, kimisi acillik olabilir.

Kimisi 4.5 aylık çıkarır, kimisi 12 aylık çıkarır ilk dişini. "Diş çıkarmanın erken olmasıyla zeka arasında bir bağlantı var mı" diye bir soru gelmişti aklıma. Çok fazla veri bulamadım ama hamilelikle alınan kaliteli kalsiyumun, bebeğin anne karnında iyi beslenmesinin, genetik faktörlerin etkili olduğunu okudum hemen hemen her yazıda.

Er veya geç çıkacak bu dişler için minik bir reheber çizim buldum:


Ortalama olarak bizim Törkiş bebekler 8.ayda çıkarıyorlamış ilk dişlerini. Demek ki genetik unsurlarımızın ortalaması bu. Anne nasıl diş çıkardı, baba ne zaman diş çıkardı diye sorarlar ama bana kalırsa birebir benzemesini beklemek çok saçma! Herkes çok orjinal ve kendine özel bence. KArdeş kardeşe benzemiyor hatta ve hatta. O nedenle, bırakalım bu manasız kafa karıştırıcı şeyleri de bilimsel bilgiler ne diyor ona bakalım.

Google'da yapılacak bir aramada, resmi sağlık sitelerindeki bilgilerin ciddi ve güveilir olduğunu düşünüyorum. Kafanızın karışmamasını istiyorsanız onlara takılın ama en doğrusu, doktorunuza danışın ki size özel bir yanıt alabilesiniz.

Soğan,
Ekmek kabuğu,
Havuç,
Biskuvi,
Çubuk kraker,
Salatalık vererek dişini kaşımasını kolaylaştırabilirsiniz. Bizim doktorumuz Prof.Dr.Ayça Vitrinel havucu pek önermiyor. Sert olduğu için "bebek ısırıp yutamayabilir" diyerek anneleri uyarıyor.

Bu arada az önce "Var mısın Yok musun" isimli yarışma programında ( en yarışmasız yarışma programı bence ) seyircilerin içine bir anne vardı. Tahminim 8-9 aylık oğlun a bir güzel çikolatalı gofret yediriyordu Acun'la çene çalarken, ki bebek sussun o da rahat rahat laf yetiştirsin.

Esefle kınıyorum! Bu anne bu çağda bebeğine şekerli,çikolatalı yedirmenin zararlı olduğunu bilmiyor olamaz,kabul etmiyorum. TV'ye çıktığına göre araştırma yöntemleri hakkında epey bilgi sahibi bana kalırsa. Bu pervasızlıkla çocuğun da gerçekleşecek olası olumsuz deişiklikler: çürük dişler,kan şekerinde tavan yapma ve düşme, safra kesesi ve karaciğer rahatsızlıkları,beyin gelişiminde daha yavaş ilerleme...
Yetmez mi???????
Allah selamet evrsin!!!!!!!

Konuya geri dönüyorum daha fazla sinirlenmeden:
Ağzından gelen sular için bez önlük kullanmak, gazlı bezle diş etlerini silmek,ateşi çıkınca doktoru aramak en önemli önerimlerim olacaktır.

Anneler için çok zor bir süreç bu.. Yemek yemeyebiliryor, geceleri sık sık uyanıp huzurları kaçabiliyor. Bence sıkça ve bol bol emzirmek çok rahatlatabilir. Anne sütünün ağrı kesici özelliği vardır.Huzur verip daha kolay uyumalarını kolaylaştıracağı ve tecrübeyle sabit olduğu için şiddetle Aylin Anne tarafından önerilir. :)

Sevgiler

Emziren anne kilo verebilir mi?

Tabi ki!

Hamilelikte kendi kilosunun neredeyse iki katına çıkmış biri olarak bazı tavsiyelerim olabilir sizlere.

Emzirerek, diyet yapmadan, ilaç kullanmadan nasıl kilo verebilirsiniz?

Sabah aç karına 1 bardak suya bir kaşık bal, bir kaç damla sirke ve bir iki damla limon... Bu vücudunuzun alkali dengesini ayarlayacak, temizleyecek, süt kalitesi arttıracak bir fomüldür. Bu arada yarım saat bir şey yememeniz gerekebilir, tabi dayanabilirseniz :)

Bir elma yiyin ve .elma deyip geçmeyinyarım saat sonra Arctic Sea omega 3 alabilirsinizburadan ürünün özellikleri okuyabilirsiniz. Omega3-9 bütün kılcal damarları açar, süt kalitesini arttırır, depresyone,beyne,hafızaya iyi gelir. Ancak Arctic Sea omega3-p gerçek balık yağıdır, unutmayın!

Düzenli olarak vitamin ve mineral kullanın,tavsiyem burada var.

6 öğün beslenin:Kahvaltı,
Meyve
Öğlen yemeği
Meyve
Akşam yemeği meyve.

Eğer bol yeşillik özellikle marul, taze sebze ve meyve yerseniz deli gibi sütünüz olabilir. Ağır tatlılar süt arttırabilir belki ama vücutta ağır yük bırakır. Aklıma hep şu soru geliyor, "inekler sadece ot yiyerek kova kova süt verebildiğine göre, biz niye böyle debeleniyorz??????????? :)Demek ki doğanın emziren anneye desteği bol su ve bol yeşillik yemekte saklı diyorum yine kendi kendime?

Var mı katılmayan?

Öğlene doğru hafif egzersiz ya da yürüyüş yapın mesela. Bu herşeye iyi gelir, bedene,kalbe,zihne,ruha...

Bol bol su, bol bol taze meyve sebze yiyerek zinde kalarak incelebilirsiniz. Hem de sütünüz kaliteli ve sağlıklı olur. Omega3 var yazan süt tozlarından yapılmış mamaları almak zorunda kalmazsınız ayrıca.

Bir de şu yazıyı okursanız çok iyi olur.

Ayrıca,Gece 7'den sonra abur cubur yemeyin, bol su, komposto, taze sıkılmış meyve suyu için ki sütünüz şeker gibi olsun ve bedeniniz gece rahat etsin, hafif olsun...

Makinelere, emziren anne diyetlerine doktora danışmadan bulaşmayın!

Eğer emzirmede 1 yılı geçmişseniz doktorunuza mutlaka danışarak kilo kontrolü ürünleri için harekete geçin. Doktorunuz izin vermezse kulaktan dolma bilgilerle hap, şurup vb içemeyin.
Aman gözünüzü seveyim :)

Kilo vermek ve incelmek için ürün tavsiyesi isteyenler bana ayrıca mesaj atabilirler ama doktor izni şart :)



Sevgiler


Aylin

5 Ekim 2010 Salı

İşte öyle bir gün...

Sabah 7 gibi uyanarak sabah gülücüklerimizi atarken ilk emzirme seansımız gerçekleşiyor.
Ardından kahvaltı koşturmacası başlıyor.
Küçük prens bu aralar tost yemek istediği için evi sıcak tot kokuları sarıyor ...
Derken Aloe Veralı çay porselen demlikte,annannenin hazırladığı İzmir zeytini, organik domatesler, organik peynirler tabakta, süt bardakta bizi bekliyor.
Ata' nın önüne sevdiği yiyecekler diziliyor ve paşam kendisi yemeye gayret ederken, anneciği ona yardım ediyor. Bir şekilde bitiyor kahvaltı...
Bulaşıklar makineye, sofra örtüsü banyoya giderken oyuncaklar açılıyor.Fonda Jose Amca çalıyor genelde.
Ya da Mozart'la başlayan bir klasik müzik turu gerçekleşiyor.
Kuleler yapılıyor, resimli ansiklopediler karıştırılıyor, arabaların tekerlekleri çeviriliyor.
Biraz balkon sefası sonra haydi cuuppp !!! sabah uykusuna.
Anne hemen öğlen yemeğini hazırlıyor, 30 saniyede pijamalarından kurtulup cicili bicili ev kıyafetlerine bürünüyor.(Eskiden 30 dakikaydı , hahahahahaaa!!!)
Çamaşırları kurutucuya tıkıyor,
Salonu toparlıyor,
Maillerini okuyor, yanıtlayabildiği kadarını yanıtlıyor.
Çünkü bu arada Atacık uyanıyor.
Öğlen yemeği telaşı başlıyor.
Yedi, yemedi, hop yapalım, ham paparım derken fonda su ve kuş sesleri çalıyor.
Yemek bitince masa toplanıyor,
Daha önce yıkanmış olanlar dmakineden çıkarılı yerine yenileri diziliyor.
Ata sürekli izleniyor, prizlerle oynuyor mu?
Çekmeceleri çekiştiriyor mu?
Zırt pırt müdahale edilmiyor,
Şarkılar söyleniyor,
Sorular soruluyor ona... :)
Giyinip bahçeye iniliyor,
Kedilerle ve mahalle eşrafıyla sosyalleşmeye devam ediliyor.
Parka gidip oyuna dalınıyor.
Uyku göze gelince eve geliniyor.
Bir güzel uyunuyor.
Anne kututucudan çamaşırları ütülenmek üzere katlıyor.
Akşam 5 çayına hazırlanıyor,
Mutfağı toparlıyor,
Dağılan oyuncakları bir araya getiriyor, asla toplamıyor.
Biraz okuyabilirse kitap-dergi okuyor.
Mail alıyor, mail yazıyor.
Telefon açıyor,
Annesini özlüyor...
Denizi seyrediyor.
Çiçeklerini seviyor...
Ata uyanıyor ve meyve, yoğurt ikilisiyle açlığını bastırıyor.
Komşulara gezmeye gidiliyor.
Akşam yemeği için eve dönülüyor.
Akşam yemeği hazırlanıyor.
Fonda hafif bir müzik çalıyor.
Yeniyor...
Ailecek oyun oynanıyor.
Dişler fırçalanıyor,
Pijamalar giyiliyor.
Herkese iyi geceler dileniyor.
Uyumadan önce anne sütü alınıyor...
Ata gece uykusuna dalıyor.
Anne muftağa koşup bulaşıkları toparlayıp tezgahı ve ocağı siliyor.Düzenliyor...
Salona koşuyor, oyuncakları toparlıyor.
TV yi açıyor ( GÜN BOYU KAPALIDIR BİZİM EVDE)
Bir yandan izliyor, bir yandan dinliyor, bir yandan evle ilgileniyor.
Bir demlik Aloe Vera çayı hazırlıyor, başlıyor yavaş yavaş içmeye :)))
Evi kabaca toparlayıp yarının yemek menüsünü belirliyor.
Hatta gerekirse pişiriyor.
Maillerini tekrar kontrol ediyor,
Sinema filmi varsa keyfine göre onu izliyor.
Bitince uyku moduna geçiyor:ZZZZZZZZZzzzzZZzZZzzzZZ!
Gecenin ortasında Ata uyanıyor,
Anne kalkıyor,
İlgileniyor,,
Emziriyor,
Uyutuyor...
Ve çabucak sabah oluyor, Aylin anne koşmaya başlıyor.

İyi ki de koşuyor, bu koşuşturmacayı çok seviyor.

Tıpkı her anne gibi...

4 Ekim 2010 Pazartesi

Rahim dışı yaşamın psikolojik evreleri

Uzmanlara göre insanın psikolojik yönden doğumu uzun yıllar süren bir zaman dilimi...

Şöyle ki;

ilk 6 ay bebek arzu doyumu içindedir. Emmek, uyumak, gazının çıkması, kaka yapması, okşanma - temas ihtiyacı gibi arzuları vardır.Bunların doyurulumasını bekler.

7.ve 8. aylarda anneye dokunma, ona anne deme, kulağını çekiştirme, saçını yolma gibi eylemler başlar. Bunun nedeni bebeğin artık kendi bedeni dışında başka bir bedenin varolduğunu anlama çabasıdır.Artık karşılaştırma yapmaya başlamıştır.Annenin gözü var, kulağı var, annenin saçı var, annenin tokası var... gibi. Anne olan ile anne olmayan arasındaki farkı bu şekilde anlarken, annesinin kokusunu, sesini ve varlığını daha iyi kavrar. Yüz okuma konusunda uzmanlaşır.Okuduğu duygu durumlarına göre o da tepki verir.Gülümseyen yüzlere gülümser, gergin yüzleri görünce o da gerilir vb.gibi... Annesine güvenli olarak bağlanan bebekler, bu aylarda yabancıları ayrıt edebilirler.Güven düzeyi düşük bebeklerde bu tepki ağlama, haykırma vb gibi de olabilir diyor gelişim psikologları.

6-10. ay arasında ayrılma ve birleşmeyi öğrenirler. Emeklerken, oyun oynarken arkaya bakıp anneyi kontrol etme ihtiyacı duyarlar. Artık annenin bedeninin kendisinden ayrı bir beden olduğunu farketmiştir ve sosyal yönden de iletişim kurmayı geliştirir.Hoşuna giden birşey olduğu zaman gülümser mesela...

10.-17 ay arası özerklik dönemidir. Bu küçük adam ve hanımefendiler yürümeye başaldıklarında özerk olduklarını farkederler. Aynı zamanda yürümeye başladıkları için annenin bedeninden ayrı olduklarının daha da bilincindedirler.Bu yüzden anneler daha sevgi dolu, daha yakın ve daha sıcak bir iletişim içerisine girmelidirler deniyor.Çocuk bu dönemde dünyaya aşık olurmuş. Keşfedecek, öğrenecek çok şey olduğunu görür ve bu aşk ilişkisi anneden ayrılmanın verdiği farkındalıkla bir negativiteye dönüşebilirmiş. Yani çocuk anneye sürekli negatif tepkiler vermeye başlaması düşündürücü boyutta olabilirmiş.

Bu dönemde çocuklarla olan sıcak iletişimin altını iki kere çiziyor uzmanlar. Çünkü bu dönemde çocuğun dünya ile ilgili kurduğu aşk ilişkisi, anneden ayrı olma fakındalığı ile bir hüzne, hayal kırıklığına dönüşebilir. Çocuk çift taraflı bir eğilim içindedir; aşk ve hüzün. Eğer dünya onun için kısıtlayıcı, cıssss dolu, anneden ayrıldığı bir yer olduğu halde yine de eğlenceli ise çocuk dışa döner. Ama aşk ve hüzün ikilemleri ağır basar ve onu çok meşgul ederse içe döner ki; bu otizmin temeli sayılabilir. Bu döneme kadar anne ile sevgi dolu, güven içerisinde bir iletişim olmuşsa sorun yok diyorlar. Ancak bu dönemde yaşanan anne-bebek gerginlikleri otizme neden olabilirmiş.

Anneye her uzandığında ona dokunmak ister bebekler. 1 yaşa kadar bu konuda isteği doyurulmuşsa duygusal yönden sağlıklı bir temel atılmıştır. Yani ilk 1 yıl anne ve bebek birbirinden uzun süreli ayrılmamalıdır. Hatta bebek anneyi her istediğinde anneden olumlu yanıt almalıdır. Güvenli bağlanma gerçekleşmemişse ileride yaşanacak olanları tahmin etmek güç olmamalıdır kanımca.

Ruh sağlığının temel belirleyicisi anne-bebek ,anne-çocuk arasındaki ilişkidir.Eğer kaygılı ve güvensiz bir bağ oluşmuşsa, ileride "ben ve öteki" kavramı ağır basacak, belki de hayatı boyunca anne ile arasında yakın bir ilişki oluşamayabilir.

Bu nedenle ister 1 aylık olsun ister 1 yaşında olsun, bebeğin psikolojik gelişimi için sevgi ve sabır dolu bir ebeveynlik tarzı geliştirmek, sağlıklı bir birey olarak gelişmesi için çok önemlidir.

Bilimsel yönden daha ayrıntılı bilgilere sahip oldukça daha dikkatli adımlar atarak çocuklarımız için en iyisini yapmanın daha kolay olacağını düşünüyorum.

Sevgilerimle

AA

3 Ekim 2010 Pazar

Bu da bana ders olsun!

Sen misin ellerini açıp isteklerini sıralayan!

Sen misin kilo hedefi koyup azim yapmaya kalkıp, çocuğu kaz gibi beslemeyi uman!

Al sana işte!!!

Geçen gün birden ateşlendi ve neşesi kaçtı kuzucuğumun :( İlk anda bunu düşündüm, istedim diye böyle oldu galiba. Önemli olan sağlık derdim hep. Ama biraz hırsa ve hevese yönelince bu geldi başıma.

Bu da bana ders olsun! Bir daha Ata' nın kilosunu gram kadar kafaya takmak yok. Tövbe!
Neymiş 300 gr eksikmiş!..............Allahımmmmmmmmm!............. Mükemmelliyetçilik tedavi edilmesi gereken bir huydur diyorum son söz olarak!

2 Ekim 2010 Cumartesi

Annelerin Doğru Bildiği Yanlışlar!



Annelerin doğru bildiği yanlışlarda herkesin payı var diyerek söze başlıyorum. Doktorlar, psikologlar, pedagoglar, öğretmenler, anneler, büyükanneler, kaynanalar, büyükbabalari komşular...! Herkes ama herkes bir diğerine kendi bildiğini bir şekilde dikte ediyor. Bizler çoğu zaman çaresizlikten bu dikteyi anında kabul edebiliyoruz.Çaresizlikten. .... Ama kimisi, oluruna bırakıp, deşmediği için öylesine kabul ediyor.

Örneklerle anlatayım:

Örnek 1:Bebek yeni doğmuştur, sık sık ağlar ve "aman kucağına hemen alma kızım, alışır, sonra kucak bebeği olur."

Aylin Annenin Notu:Külliyen yalan!

Doğrusu: Şımartmas teorisi 1920'lerde ortaya atılan bir teoridir. Ancak yapılan son çalışmalar kucaklanan bebeklerin daha başarılı, kendine güvenen ve mutlu insanlar olarak yetiştiklerini ortaya koymuştur. Bir grup bebeği kucaklayarak yetiştiren anneler bebeklerinin daha sakin ve uyumlu olduğunu ifade etmiştir.Kucaklanmayan, ağlatılan ve annesine hemen ualaşamayan bebeklerin sosyla yönden zayıf, duygusal yönden insan ilişkilerinde güçlük çeken bireyler olarak yetiştikleri gözlemlenmiştir.

Örnek 2:Bebek yeni doğmuştur, anne bebeği gece-gündüz yanında yatırmak ister ve etrafındakiler karşı çıkar."Ezersin, incitirsin, kendine çok alıştırma sonra başa çıkamazsın..."
Aylin Annenin Notu:"Sizin insafınız kurumuş"
Bu benim d başıma geldi.Doğum yaptığım hastane ,güya bebek dostu, bebeğimi yanıma almak istediğimde önce hemşireler kızdı. Evet, resmen kızdı. "Aylin hanım bebeğinizi şimdiden kendinize alıştırdınız" dedi bir tanesi sert bir ifadeyle. O an kendimi çok kötü hissettim.
Birincisi: Sen kimsin ne hakla hayatıma müdahale ediyorsun?
İkincisi: Bu cesaret nereden?
Üçüncüsü: Bildiğim sandığınız şey tamamen yalan....
Diyemedim tabi.. lohusalık psikolojisiyle incindim o an ve annemden rica ettim, lütfen gelen giden bir yorum yapmasın, bildiğim gibi yetiştirmek istiyorum bebeğimi diye :) Sağolsun...Karnımdan çıkmış yavrucak tabi beni arayacaki tabi beni isteyecek, tabi ki ben de onu isteyeceğim.9 ay beraberdik, gün geldi bu birlikteliğimiz sona erdi ama bu travma ikimize de fazla. Atlatmanın en kolay yolu onunla uyumaki bol bol koklamaki sevmek, şarkılar mırıldanmak olmalıydı bana göre. Kimseyi dinlemedim, yanımda yatırdım, çok da iyi oldu.

Doğrusu:Doğumdan sonra ilk yarım saat içinde bebek mutlaka emzirilmeli.Bebek anneye verilmeli, anne ile aynı odada , mümkünse beraber uyumalarına izin vermelidir. Bu konuda Dr.Sears'ın A'dan Z'ye çocuk bakımı isimli kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Örnek 3:Bebeğin gece uyku düzeni oturmamıştır, oturması için bir kaç gece ağlatması önerilir."Ağlayacak ağlayacak, susacak nasıl olsa, bir iki gece ağlatmaktan zarar gelmez"

Aylin Annenin Notu: Sizin annenize en çok ihtiyacınız olduğu bir anda, anneniz sizi istemediğini söyleyip suratınıza kapıyı çarpıp gitse, ne olur? Ne hissedersiniz?????

Doğrusu:Bebeklerin ister kontrollü ister, kontrolsüz olarak ağlatılması depresyona yol açar. Sabiha Paktuna Keskin'in açıklamalarınıburadan izleyebilirsiniz.Ayrıca Dr.Sears bu yöntemi"hayvanların bile kullanmadığı, oldukça duyarsız bir model" olarak adlandırmaktadır.

Örnek 4: Bebek artık neredeyse 18 aylık olmuştur ve belli kelimeler dışında konuşma gecikmesi yaşanmaktadır.Örneğin: Evde gün boyu tv açıktır, bebek uzun süre kendi başına oyuna bırakılmaktadır vb... Anne-baba bebeğiyle konuşmayı "o bir bebek, ne anlar" diyerek gülünç bulmaktadırlar.

Aylin Annenin Notu: Pes!

Doğrusu: Dr. Beril Bayrak Bulucu .bu videoda çok güzel açıklamış, "TV bir çocuk bakıcısı olarak kullanılmamalıdır, TV konuşmayı engellemektedir, Tv hipnotize etmektedir"... diyerek.
İnsanlar konuşmayı konuşarak öğrenir, izlyerek yada dinleyerek değil.Konuşma beynin ve zekanın işidir. 5 duyu ve duygusal gelişmişlik ister.Bu açıdan bebeklerin sesleri taklit etmesi ve ikili diyaloğa girebilmesi için karşısındaki modelin TV değil, bebeğe bakan, dokunan, konuşan, duyan birisinin olmasıdır. Mimik, jest ve sesleri taklit yoluyla konuşma başlar.
TV beyindeki sinir kümelerinin gelişimini bloklar. İşitme sinirlerinin kulaklara doğru, görme sinirlerinin enseye doğru ilerlemesini yavaşlatır. Bu ne demek????? Bebeğin herşeyi parça parça algılayıp, bir bütün olarak kavrayamaması, yani konuşamaması demektir.

Zeka geriliği,
İşitme problemi,
Ağız-diş-damak yapısından bozukluk,
Otistik belirtiler yoksa,
Uyaran eksikliğine bağlı olarak konuşma gecikmesi yaşanmaktadır.
TV kapatılmalıdır. 2 yaşından sonra günde 15 dakika kadar izletilmeye başlanabilir.
Bol bol konuşulmalı,
Ninni,
Şarkı,
Tekerleme söylenmelidir.
Uykusuna,
Beslenmesine,
Oyun oynama ihtiyacına dikkat edilmeli, oyun grubu oluşturularak diper çocuklarla biraraya getirilmelidir. Böylece sosyal yönü ve dil gelişimi yönü desteklenebilir.

Annelerin en sık yaşadığı problemler genellikle bunlar ve asıl sorun problemi araştırarak çözüm yolu üretmekte bulmayıp, olanı olduğu gibi kabul eden annelerde bence. Burada varolan bilgileri anne-babalarla paylaşarak daha mutlu ve sağlıklı nesillerin yetişmesine aracılık edebilirsiniz.

Bir sonraki yazımda "Cıs", yapma, elleme gibi annelerin çocukların oyun döneminde en sık yaptığı hataları ve doğruları paylaşacağım.

Sevgilerimle

AA

Emzirme Haftası'nda bir ilk: Ata ile Defiledeydik

Bir kere günler öncesinden garip bir heyecan sardı bizi.
Ancak bu sabah adı ardına gelen aksilikler nedeniyle biraz güç yetiştik defile mekanına, yani Nişantaşı City's e ... Kapıda bekleyen pusetli kalabalıktan anlaşıldığı gibi bugün burada bebeklerle ilgili birşey vardı ve koşa koşa yetiştik, içeri girdik.
Annelerin yüzünde gülümseme varken ona tezat bebekler AVM nin sıkıcı ve sıcak havasından bunalmış ağlıyorlardı :))) Bu beni çok güldürdü...Biz müsamare çocukları gibi heyecanlıydık bence.Ondan dolayı mıdır nedir, çok hoştu ifadeler :)

Sergi gezildi, (Ayça Oğuş,Özlem Turan ve Aslı Tür'ün "anne sütü, her damlası altın" isimli fotoğraf sergisini mutlaka görmeli...! ) Bahar Noyan'la birlikte kareografi provası çalışıldı. Kimimiz TV'lere röportaj verdi, kimimiz bebeğine su verdi :)

Bu kalabalıktan ve kuru gürültüden bunalan oğlum Ata ile sıramızı beklerken heyecanlıydık epey.Yani ben... Sıra bize geldiğinde artık asabı bozulmul olan Ata'cığım sustu ve etrafı izlemeye başladı. Şaşkın şaşkın ilerlerken iki dönüp kulise girdik.

Tabi bu arada fotoğraflarımızı eşim Çağatay Atasağun çekmişti ve birbirinden güzelleri blogunda yayınlamış.

İşte bir iki tanesi...




Yarın e-bebek Çamlıca mağazasında buluşuyoruz, ayrıntıları ve programı buradan okuyabilirsiniz.

Sevgiler

Aylin Anne :)