bir... Devamını Görçok noktada başa sarmak gerekiyor.
Jean Liedloff ....bir antropolog. Araştırmacı, yazar. Güney Amerika ormanlarında geçirdiği 2 yıl boyunca Taş Devri kabileleriyle iç içe yaşıyor. Yequana isimli bir kabilenin içinde geçirdiği uzun yıllar onların hayata bakışları ve çocuklarını yetiştiriş şekilleri çok ilgisini çekiyor ve bu tez için geri dönüyor.
Bu insanlar hayatlarından çok mutlular. Mutluluk onlar için bir amaç değil. Herşeyin içindeki güzelliği görebiliyorlar. Hayatları tam, bir eksiklikleri yok.
Çocuklar hiçbir zaman birbirleriyle kavga etmiyorlar. 2 yaş sendromu geçirmiyorlar. Anne-babalarının sözünden çıkmayı bırakın, onların dediklerini yapmak onlar için bir gurur meselesi. Müthiş bir kabile içinde büyüme durumu var. Destek karşılıksız. Herkes paylaşımcı. Bir nevi ütopya diyebilirsiniz…
Aslı Tür' ün blogun dan alıntıdır.
"Biz Batı toplumları ve ondan etkilenen kültürler olarak bu kabileden en önemli eksiğimiz ‘human continuum’ denen insanlığın süregelmesinde DNA’sında olan beklentilerini karşılamıyor olmamız. Çocuklarımızı ilk günden beri bir disiplin içine sokmaya çalışıyoruz. Halbuki onların tek istedikleri annelerinin kollarında olmak. Yataklar alıyoruz, süslüyoruz. Ama onun tek istediği annesinin kollarında olmak. Pusetler alıyoruz, en pahalısından (evet ben de aldım) gezdirmek için. Ama onun tek istediği annesinin kollarında olmak. Biberona alıştırıyoruz, emziğe alıştırıyoruz. Bebek bezine alıştırıyoruz (Evet bunu detaylı konuşacağız)Ama onun tek istediği annesinin kollarında olmak. Ve sütünü orda emmek, uykuya orda dalmak. Uyandığında ise gene orada güvende olmak.
Tek yapmanız gereken kendi ve bebeğinizin continuum’una saygı duyup onu emekleme yaşı gelene kadar hiç yere koymamacasına koynunuzda taşımak. Bunun insanlığın tüm problemlerine çözüm olabileceğini söyleseler, yapar mıydınız?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu yazı hakkında ne düşünüyorsan durma, yaz. Haydi yorumla :)