
Dün 06:30 gibi Ata uyandı ve emmek istedi.
Emzirme seansı bitince yatakları topladım.
Çamaşırları katlayıp dolaplara yerleştirdim çabucak.
Sonra elimiz yüzümü yıkayıp banyodaki havluları değiştirdim.
Kurutucudakileri katladım.
Koşarak mutfağa...
Kahvaltıyı hazırladım.
Ata'yı doyurdum, sonra bulaşıkları toparladım.
Bu arada mail box ı açıp gönder al yaptım.
Bir iki tanesine yanıt yazabildikten sonra benden oyun bekleyen Ata'mı kucaklayıp legoların başına oturdum.
Oynadık oynadık oynadık.
Derken evi yine çaktırmadan toparladım.
Ata kendi kendine birşeylerle ilgilenirken mutfağa geçtim yine, öğlen yemeğini hazırladım.
Çağatay dedi ki
" hadi geç kalıyorsun".
Giyindim, saç, baş, makyaj faslından sonra evden hurraaaaa diye çıktım.
Doğru bankaya.
Oradan yıkılmayı bekleyen eski okuluma.
Öğrencilerimin kitap ve legolarını paketledim.
Nakilyecileri çağırdım, bekledim.
Koşarak çıktım.
Nereye perdeciye.
Ata için yaptırdığım cici perdenin siparişini verdim.
Sıkı pazarlıktan sonra sevinçle oradan ayrıldım :)
Oradan diğer bankaya geçtim, işlemlerimi hallettim.
Sonra öteki bankaya...
Çok zengin değilim :)))
Aksine para yetiştirmeye çalışıyorum faturalara.
Mecburen yandaki McDonald's tan minik bir hamburger aldım, ışık hızıyla yuttum.
Koşarak okula girdim.
Koş Aylin koş.
Sınıfa girdim paltomu çıkardım!
O da ne??? Hırkamı evde unutmuşum :(
Okul yeni yapılmış, misafiriz. Altı bomboş, kapalı spor salonu, üstünde yani bizim katta rüzgarlar esiyor, kapılar sürekli açık ve kaloriferler "doğru düzgün yanmıyor"!!!!!!
Neyse... Alıştık!
Hayat bilgisi, Türkçe, Matematik, Görsel Sanatlar derken 6 ders bitti.
Popomun üstüne oturmadığımı farkettim çocukları servise bindirirken.
Haa, 3. teneffüste çayımı yarılayabilmiştim en azından.
Okuldan hızlıca çıkarken 8. sınıflarla lafladık biraz.
"Misafirim var kızlar" olmasa daha da kaynatırdık ama acil uçmam lazım dedim.
Nuga'ya girdim. Nefis çikolatalar, tartlar ve pastaları kapıp eve geldim.
Oğlum yeni uyanmıştı, babannesinin kucağındaydı hafif uykulu :)
Kucağıma atladı: "mem-me" dedi.
Elimi yüzümü zor yıkadım, haydi doooğğğğğğğrruuuuuuu memeye :))))))
Sonra masayı hazırladım, ikramları hazırladım.
1 minoset ve 1 propolis aldım.
Oyuncakları bir kenara yaklaştırdım.
Gün boyu üşümüştüm ve titrediğimi ve ateşimin çıktığını farkettim.
Ata'ya akşam yemeğini yedirdim.
Tam ayağımı uzattım ki aklıma geldi: "çay"
Hazırladım tekrar uzandım.
Tam oh 2 dakika uzanacağım derken, Ata kaka yaptı.
Oyunla, şarkıyla zar zor temizledim.
Derken misafirlerimiz geldi.
Dostlarla hoş beş, sohbet muhabbetle ilerledi zaman.
Ata gelen minik abi ile oynadı ve uyku saati geldi çattı.
Saat 20:30
Uyumak istemedi, direndi, abiye koştu arkasına bile bakmadan.
Oynadı oynadı oynadı :)
22:00 olmadan uyutmak istedim, direndi yine.
Pijamalar giyildi, dişler fırçalandı.
Cupppp yatak!
En sonunda uyudu.
Tabi bu sırada misafirlerimiz evden ayrılıyordu.
Yolcu ettikten sonra yine nereye... mutfağa.
Aklıma geldi:yine 1 propolis ve 1 minoset içtim.
Tabaklar temizlendi,
Herşey makineye tepildi.
Mutfak temizlendi.
Lap top açıldı.
Maillere göz atıldı.
Bloglar okundu,
Azıcık film izlendi.
Ateşim çıkıyor, dinleneyim derken yeni güne 1-2 dakika ve yastığa bir karış kala uykuya dalındı :)
Bunca hengameden ne anladın diye sorarsanız: "anneler hasta olmaz, anneler herşeyi bilir- yapar" özlü sözlerinin ne derece doğru olduğunu gördüm, o kadar:)))
Şimdi bu postu bitirince dünkü temponun öğlen yemeği kısmından başlayıp akşamı bulacağım.
Haydi bakalım baş baş,öptüm sizi