21 Kasım 2010 Pazar

Bir anneye zor gelen şeyler

Aman efendim, var mı yazmak gibisi, yok tabi. Öncelikle yazarken içini döküyorsun. İster okunsun ister okunmasın diyorsun. Okunca ayrı bir mutluluk duyuyorsun. Hele ki yorum gelirse anlaşıldığını düşünüp 2 katına çıkıyor gülümseme şiddetin :)

Ben de ister okunayım, ister okunmayayım en önemlisi içimi dökmem diyerek yazıyoruym bu satırları. En güzel terapi bence bu olmalı. Bir diğeri de yüzmek! :)

Neyse...

Anne olduğum ilk güne doğru uzanıyorum. Kucağıma verildiği o an'a... Dünya durmuştu sanki.Bak yine dolu dolu oldu gözlerim. Kokusunu tenini hissettiğim o günden bu güne bir bakıyorum yine.

Daha önce çeşitli anne bloglarında ve sitelerinde de çok sık ratladığım için yalnız olmadığımı biliyorum notlarımı yazarken:

Mesela;

-Aaa, aynı babası.Tıpkı, birebir, kopya vesaire vesaire.
Aylin Annenin: Ağaçtan düşmedi bu çocuk, annesine de benziyor elbette.

-Çocuğun çok ağlıyor, ağlatıyorsun sen bu çocuğu, bakamıyon.
Aylin Anne: Bakamıyon denebilir, Ege şivesindendir ancak bakamıyon diye bir yazım sözkonusu değildir. Önce bunu öğren sevgili yorum yapan kişi.Eğer iyi niyetliysen gel 2 dakika sen pışpışla ben de tuvalte gidip çişimi yapabileyim.

-Gelip seveceğiz ama mikrop bulaştırmaktan korkuyoruz.
Aylin Anne:Anlyamıyorum, eskiden bebek sevmeye gidilirken mikrop yoktu dünyada anlaşılan.Şimdi çıktı bu mikroplar.

-Bu ev biraz dağınık değil mi?
Aylin Anne: Evet, yürüyen bebeğim biraz daha büyüsün bana yardımcı olacak inşallah. Şimdilik elimizde sadece Aylin Anne var, temizliğe,yemeğe,bebek bakımına, işe güce koşan. Kusura bakmayın, idare ediverin gari.

-Sınırda kilo almış, doymuyor bu çocuk, sütünüz yetmiyor ( doktor amcanın biri bunu diyen )
Aylin Anne: Mama verelim öyle mi,peki anne sütünü nasıl arttıracağımızı anlatırmısınız?
Yanıt:Rezene çayı için.
Aylin Anne: Onu ben de biliyorum yahu.


Sonra özelime yazıp dertleştiğimiz annelerden biliyorum, aynı zor günleri ben de yaşamıştım.

-Sezaryanın sızısı,
-Bel ağrıları
-Doğum sonrası depresyon,
-Yapayalnız bir şekilde bebeğin ilk aylarını geçirmek.
-Acemilik ( istersen bu işin profesörü ol, anne olmadan annelik öğrenilmiyor şekerim)
-Kimsesizlik, üzerine üzerine gelen duvarlar. Sessiz bir ev, ağlayan bebeğin sessizliği yırtarcdasına yorulması.Ne yapacağını bilemez bir şekilde o odadan bu odaya çaresizce koşturmak.Hiç tanımadığın komşularından medet ummak...Belki biri kapıyı tıklatır da yardıma gelir diye iç geçirmek...

Dahası da var:
-Yardım bekleme kimseden, sen yardım iste Aylin Anne.
-Aylin Anne:Anlyamadım, şimdiye kadar her doğum yapan kadın kapıları çalıp "bana yardımcı olun" mu demiş. Benim bildiğim doğum yapana yardıma gidilir, imkanı olup da gitmeyenin hesabını Allah sorsun diyorum kısaca. Bu bir anneye denecek laf mı? Size dense ne hissedersiniz? Yorumlarınızı bekliyorum.

Şimdiye geliyorum tekrar. Yan odada İzmir'den gelen annem çorba hazırlıyor, Ata babannesinde sanırım oyun oynuyor... Ben ise hiçbir şey düşünmeden blog yazıyorum. Ne saadet, aman allahım. Bugünleri bugünlerde yaşadığıma göre vardır bir hikmet diyorum ve susuyorum.

4 yorum:

  1. 2 çocuklu bir anneyim bu sıkıntıları fazlasıyla yaşadım ama zamanla herşey düzene giriyor ama ben ev işlerini halen düzene sokamadım o ayrı bir mesele çok tembelim çok

    YanıtlaSil
  2. kulakları tıkamak en iyisi :)

    YanıtlaSil
  3. Kolay gelsin sevgili adsız anne.Umarım işler yoluna girer...sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Seden çok haklısın ama bazen kulağa değil kalbe işliyor sözler.Kulak tıkasak dahi içimize işleyenler yer ediyor da ediyor...Sevgiler

    YanıtlaSil

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsan durma, yaz. Haydi yorumla :)