Bkz:Küçük şeyler,büyük mutluluklar
Bu akşam bir arkadaşım ziyaretimize geldi.Sohbet ve oyun arasında "arada bana bırakın, siz gezin" dedi bir kaç kere.Tabi top peşinde veya legolarında ardında karıştı gitti sözlerin hepsi ama uyku öncesi aklımda bir yerlere iliştiğini farkettim ve düşünmeye başladım.
"Acaba ben bir anne olarak çocuksuz yada bekarlık günlerimi özledim mi?" O günleri hatırlamakta güçlük çektim ilk saniyelerde. Sanki hiç yaşamamış gibiydim. Beyin kimyam bu derece annelikle dolu dolu olduğuna göre samimiyetle "o günleri aramadığımı söyleyebilirim" kendi kendime o zaman dedim.
Sonra bekar veya yeni evli bir öğretmen olduğum günlere döndüm içimde.Aslında hayat ne zormuş o zaman. Yalnızmışım mesela bekarken. Eşim hayatıma girince çok şey değişmişti, daha fazla yaşadığımı hissetmeye başladım aslında, fotoğraf çekerken, gezerken, kediciklerle oynarken. Çünkü hayatının her anı (spor saatleri hariç) işle dolu dolu bir bekardım ben.
Okulda öğretmenlik,
Gazetede editörlük,
Eğitim Bilimleri Derneği Başkanlığı,
Haber 24 te yazarlık derken zaman su gibi akıyordu. Fakat bir fark vardı. Zamanı su gibi içtiğimi hissediyordum o sıralarda. Her anım bir işle doluyken dakikaların nöronlarımı daha kaliteli bir şekilde titreştirdiğini hissediyordum belki de...
Yeni evliyken, evle, dekorasyonla akşama ne pişireceğim derdiyle doluydu beynimin sağ tarafı, sol tarafı ise işle meşguldu.
Hamilelikle birlikte çok şey değişti.Sanki başka bir boyuta çekildim.Artık çocuklara bambaşka bir gözle bakıyordum. Kendim için "doğurmadan bir sürü çocuğum oldu" yakıştırmasını yapıyordum o günlere kadar ancak baktım ki bu annelik, hamilelik lafla , sözle anlaşılacak bir şey değil, ben sadece bu yakıştırmayla latife ediyormuşum, o kadar.
Ne zaman Ata'cım doğdu güneşim,ayım ve kalbim oldu işte o zaman hayata yeni bir anne geldi; Aylin Anne.
Bu arada; bugünlerde isterse "Aylin" isterse "anne" diye beni çağırmasını beni öylesine mutlu ediyor ki, işte bunu da kelimelerle tam olarak ifade etmem çok güç.Uykuya dalarken hatta rüyalarımda bile onun beni çağırdı o güzel sesleyim.Hiç silinmiyor:)Ayiiinn..., Ayiiin...,Anne..., yada hepsinin karışımı: Annniiiii :))))
....
Aslında akşam üzeri, beni bu kadar düşündüren şey,n nedeni gündüzde gizliydi. Oğlumun bugün beni okulda ziyaret etmesi bana öyle iyi gelmişti ki...Uzun bir zamandan sonra ilk kez kendimi tamamlanmış hissetmiştim, hem de tam anlamıyla. Bir nevi "kemale eriş"... Kişisel bir ermişlikten bahsetmiyorum, behsettiğim şey aslında sosyal bazlı bir kemalat. Ata kucağımda, eşim yanımda öğrencilerimle sohbet ederken, onları yolcu ederken içimden "tamam kızım Aylin,işte bu" dedim sürekli. Hayatımda halledilmeyi bekleyen milyon tane şey varken, ben bugün "tamam" dedim kendi kendime."Oldu", işte olması gerekeni yakaladığım bir zafer anı, büyük bir dinginlik hissi ve kocaman ama kocaman olduğunu hissettiğim bir kalbim vardı bugün.
Ata'cığımın evde olduğunu, beni beklediğini,özlediğin bilmek,onu çok ama çok özleyerek eve koşa koşa gelmek, öğrencilerimle yeni başlayan bir yaşam kesitini sürdürmek, eşimle yakaladığımız şey...İşte bunların seslerini tek tek, daha sonra ise aynı anda dinlemek ruhumu doyurdu bugün.
Çok eminim, ben bekarlık günlerimi aramıyorum. Bazen aklıma geliyor; alışveriş merkezlerinde bir elimde çanta bir elimde telefon hem konuşup hem mağaza gezdiğim günler...Sohbet değil yine mutlaka yapılması gereken işler silsilesine ait birşeyin devamıydı o bırbırbırlar...Ne olursa olsun ergen ergen dolanıyormuşum ortalıkta işte! :)
Hem spordaki o telaşıma ne demeliydi bilmem, sanki olimpiyatlara katılacağım :)))) Büyük bir azimle once yürüyüp sonra ağırlık çalışıp sonra yüzüp sonra da gevşeme egzersizleri yaptığım günler. Pentatloncuymuşum resmen :))) Ama fotolardan anlaşılan epey fit bir aplaymışım ancak onlara da gıpta etmiyorum. Ben doğurdum ve boyut değiştirdim çünkü. Yine fit biri olurum, yakındır ama fit bir anne olmak daha şekilli ve anlam dolu geliyor bana.
Kuaföre zırt pırt gidemiyorum, AVM lerde kafama göre dolanamıyorum, elimde telefon bırbırbır iş konuşmuyorum, TV izlemiyorum( hiç sevmezdim zaten )dekorasyon peşinde koşmuyorum ya da spor salonlarında, yoga stüdyolarında geçmiyor akşamlarım.
Ata'ylayım ben, ben artık anneyim; saçlarım belime kadar upuzun,fönsüz ama kendince pek bir afilli bana kalırsa.
Trend şeyler giymiyorum, gerek yok, hem inceliyorum hem de tarzım değişti, daha bir sade ve kendinden emin duruyor bedenim.
Sporda ter atıp yogada gevşemiyorum evet, ama sahilde bebek arabasıyla dolaşmak, Ata'yla çimenlerde koşturmanın sıcaklığı hiçbir ışıltılı mekanda yok mesela. .
Sinemaya gitmeyeli 2 yıl olmak üzere. Ne Hollywood zarar etti bu işten ne de ben. Hiçbirşey kaçırmadım bence :)Bizim evdeki herbiri birbirinden güzel hikayelerden, movielerden haberi varmı acaba Hollywood'un, o ne kaçırdığını biliyor mu? :)))) Ben kendi kısa filmlerimle, yakışıklı aktörlerim Çağatay ve Ata ile çok mutlu bol Oscarlı bir yönetmenim bence. Çünkü anı yaşıyorum öncelikle ve bundan yıllar önce çıktığım yolculuk bugünlere ulaşmak içinmiş meğer. Bunun tatlı rehaveti var üzerimde. Meğer onca iş meşguliyetim, kariyer derdim aslında hep bugünlere hazırlıkmış, ben bunu farkettim kendimce.Zamanında attığım her adımımın meyvelerini oğlumla birlikte topluyorum ve bu meyveler sanki cennetten gelmiş gibiler bence...
Uzatmanın gereği yok, bekarlık sultanlık olabilir ama evlilik ve annelik en güzel imparatoriçelik bence.
Gerisi boş.
Aylin
Aylincim nasil bir yazidir boyle! tam duygularimi dile getirmissin! bir kez yetmedi bi kez daha okudum. bir de ben de anne olduktan sonra ne kadar ivir zivirla doluymus hayatim ne gereksiz seylere kendimi uzmus/yormusum diye dusuntum. Cok guzel bir yazi gercekten!
YanıtlaSilÇok zevkle okuduğum, yer yer hayatımdan kesitler bulduğum harika bir yazı, ellerine sağlık Aylin'ciğim.
YanıtlaSilAnne olmanın öncesi ve sonrası var kesinlikle aynı değiller. Ben her 2 halimi de seviyorum be Aylin'im :)) Bebek sahibi olmaya bazı şeyleri ertelemek diye bakıyorum, bazı şeylerden vazgeçmek değil bence.. Kimisi daha az yapar kimisi daha fazla, ben belki yaparım yapmak isterim belki de yapmam...Ama sonuçta hayatımıza giren varlıklar geri dönülemez bir mutluluk ve sorumluluk kaynağı... İyi ki anneyim , anneyiz dimi güzelim :))
YanıtlaSilözlüyor insan.. sağlıklı-sağlıksız düşünmeden özlüyorsun. ne kadar cok film izlersen izle. yenilerini izlemeyince aklım kalıyor.haberleri bile doğru drst izleyemiyorum ki NTV ile uyanır CNN ile yatardım eskiden. ozlemek de normal, ozlememek de... ozleyenleri de kınamayalım :)
YanıtlaSilkulaklığı takıp bangır bangır muzik dinlemeyi bile ozledim. oglumsuz bir hayat dusunemiyorum. herseyim, canım, kuzum bebegim o benim. ama onu cok sevmem bunlara ozlemimi dindirmiyor
Çok keyifli bir yazıydı, kalemine sağlık:)
YanıtlaSilBerna
çok teşekkür ederim Emelcim, beğenmene sevindim...
YanıtlaSilSağol canım Lerna.Ortak duyguları kaleme almak güzel bir his.
YanıtlaSilSevgiler
İyi ki anneyiz be canım Sena'm.İyi ki anneyiz.İYi ki varlar. Allah yüzlerini hep güldürsün.Tercih meselesi ama ben bekarlığa da bebeksizliğe de doymuşum anlayacağın.Ata iyi geldi ;)
YanıtlaSilÖzleyenleri çok iyi anlıyorum Ben de bazı şeyleri arada sırada özlüyor gibi oluyorum :))) Çok normal Hülyacığım.Ama her evrenin kendince getirileri var.Bu da böyle bir dönem işte :)
YanıtlaSilSevgiler
Not: Yazınca haber ver, okuyalım bizler de :) Sevgiler tekrar...
Teşekkürler sevgili Berna, beğenmene sevindim.Sevgiler,Aylin
YanıtlaSileline yüreğine sağlık canım.harika yazı.tebrikler.sewgiyle mutlu kal
YanıtlaSilÇo kteşekkür ederim sevgili moda gezgini.sevgiler ve mutlu günler dilerim .
YanıtlaSil"Hah, al bende de o kadar" demek geldi içimden, yazını okurken.
YanıtlaSilTeşekkür ederim sevgili çok bilmiş :) sevgiler :)
YanıtlaSil