23 Ekim 2010 Cumartesi

Zihinsel detoksla dağınıklığa son

  • Bekarken çok kolaydı detoks yapmak.

    Aylık ve haftalık planlarıma göre yapmam gerekenlerin listesini yapıp harfiyen uyuyordum. Kendimden başka kimseye karşı sorumlu olmadığım için fazlasıyla meşgul olabiliyordum böyle şeylerle.

    Bunun dışında yaptığım diğer detokslar da vardı kendimce:

    Gardrop detoksu:
    Ben eşyalarımı çöpe atmam, atamam. Mutlaka ihtiyacı olan biri vardır deyip kolilerim mesela. Her sonbaharda verilecek yazlıklarımı ve her ilkbaharda verilecek kışlıklarımı ayırırım. Böylelikle giymediğim ne kadar giysi varsa dolabımdan uzaklaşır. Hem yer açılır hem de sevdiğim, kendimce favori giysilerimle daha enerjik ve havalı bir hava eser dolabımda.

    Ayakkabı detoksu:
    İşte bunda biraz zorlanıyorum, çünkü ben tam bir ayakkabıkoliğim. Ayağıma olmayan ne kadar ayakkabı varsa yine ayırıyor en geç 1 ay içinde yeni sahibelerine ulaştırmaya çalışıyorum.

    Çöp detoksu:
    Daha önceki şu yazımda çöpleri ayırdığımdan bahsetmiştim. İnatla devam ediyorum. Camlar balkonda bir bölümde, kağıt vb bir kolinin içinde, organik çöpler öğütücüyle denize, piller pil kutularına gitmek üzere ayrı bür kutuya, plastik ve kompozitler ise ayrı bir kutuda birikiyor. Konteynerın kenarına bırakıyorum ki toplayanlar hemen alsın diye. Hani Ata' nın bezleriyle organik çöplerin bir arada olmasını düşünemiyorum doğrusu.

    Ofis detoksu:
    Sık sık raflar, kutular, kalemlikler şunlar bunlar elden geçiyor ve böylelikle fazla ıvır zıvırdan kurtulabiliniyor.

    Kokoş detoksu:
    Efendim, bana kalsa salonu heykel ve yağlıboya tabloya boğar, evi minik bir müzeye döndürebilirim ama bunlara gerek yok. Sadelik evrimini tamamlayanların niteliklerindendir. Bu nedenden dolayı sadece 2 tane harikulade heykelcik ve 2 tablo yeter. Örtüler ve kırlentleri de epey azaltarak gözü dinlendirmke pek bir möhüm konu.

    TV detoksu:
    Hiç ama hiç izlemeyerek, gereksiz viruslerin beynimi işgal etmesini önlediğimi düşünüyorum.

    MSN detoksu:
    Kullanmayarak, gerçekte ve yüzyüze konuşmak için çok fazla zaman kullandığımı düşünüyorum.

    E-mail detoksu:
    Forward etmek denen gereksiz hadisenin (hani şu geyik muhabbeti içerikli olanlar için geçerli bu dediğim) önüne yıllaaaaaaar evvel geçerek kendimce temiz bir alan yarattığımı ve forwar etmeyerek insanları yormadığıma inanıyor, kendimi kutluyorum :)))

    Facebook detosku / Sosyal ağ detoksu:
    Sadece ailemden ve cancan arkadaşlarımdan oluşan listemle gayet huzurlu ve mutluyum. Sık sık göz atıp samimiyet sınavından geçirerek verdiğim puanlara göre insanları listemde tutuyor ya da çıkarıyorum.

    E-mail grupları detoksu:
    Tek bir gruba üyeyim ve sadece orada yazarak daha iyi bir iletişim yaşıyorum. Yeni kurulan arkadaşlıklarım daha derin ve samimi oluyor galiba.

    Cep telefonu detoksu:
    Hergün aradığım aile bireyleri dışında olan görüşmelerimi 1 dakika ortalamasında tutarak kendimce konuşma kirliliğini önleyip daha az radyasyonun açığa çıkmasına hizmet etmiş oluyorum :P

    Buzdolabı detoksu:
    Sık sık gözden geçirerek hem yer düzenlemesi hem de yiyecek kontrolü yapmaya çalışıyorum. Ama çöpe atılan yiyecekler için çok fazla üzüldüğümü belirtmeliyim. Daha az almak lazım! İçi geçenleri kedilerimizle, kuşlarla ve havhavlarımızla paylaşmaya çalışıyorum :S

    Peki bunları yapmayınca ne olur?
    ufffffff, nereden başlasam ki ... der, başlamayıp oturur tv izler göbek büyütürüz.
  • uyuz, uyuşuk,mıymışız bir ruh halimiz olur.
  • evin bereketi olmaz
  • evde huzur olmaz
  • ruhsuz bir evde yaşaya yaşaya hastalanabiliriz.

Bu tür bilgilerin başında feng shui düzenlemeleri geliyor ve feng shuiye göre evin kapısından giren enerji evin balkon camlarından dışarı çıkar. Bu çıkan enerjiyi evin perdelerinden anlamak biraz mümkün. Caddede yürürken genelde evlerin pencere ve perdelerine bakıyor olduğumu farkettim. Hem yaşayanların kişilikleri ve zevkleri hakkında ip ucu veriyor hem de yansıyan enerjiden ne durumda olduklarını az biraz kestirebiliyorum.

  • Evin girişi sade ve temiz+düzenli olmalı.Bu nedenle biz sade bir dolap ve kırmızı bir paspası tercih ettik.
  • Genelde kapılar kapalı ve üzerlerinde çok fazla nesne olmamalı. süs püs ıvır zıvır. Hepsini topladım.
  • Giriş kapısından eve doğru adım atıldığında sol köşe bereket köşesidir. Orasının temiz, düzenli, aydınlık, yeşillik olması çok önemlidir. Yine bir elden geçirmem lazım :)
  • Sağ köşe ise dostları temsil eder. Orası ise dostluğu anımsatan nesnelerle renklendirilebilir. Filler, kuğular...gibi. Kuğu tablolarım olsa ne iyi olur ( amacım feng shui ilkelerine bağlı yaşamak değil, sadece yağlı boya tablo zevkimin doyması hahahah :)

Yarından itibaren;

  1. Ata' nın oyuncaklarıyla bir oyuncak müzesine dönen salonumuzu yarın tekrar düzenleyip çok sevdiği sadece 5 oyuncağı piayasada bırakacağım. Gerisi odasında durabilir.
  2. Mutfak dolapları ve buzdolabını elden geçireceğim.
  3. Verilmesi gereken yazlık eşyalarımı paketleyeceğim.
  4. Makyaj aynamın önündeki gereksiz eşya topluluğunu defedeceğim.
  5. Bereket köşesini revize edeceğim.
  6. Çiçeklerimi tekrar düzenleyeceğim.
  7. Mail boxumu hafifleteceğim.

Hergün bir tanesini halletsem bir hafta sonra daha da hafiflemiş bir anne olarak mutlu mutlu gezerim.

Aslında diğer yükler, yani enerji yüklerimiz, tasavvufta geçen ve dervişlere öğütlenen şeylerle daha iyi açıklanabilir.

  • Dedikodudan uzak durmak,
  • Evhamı terk etmek, akışa bırakmak,
  • Aynı şeyleri düşünmekten uzak durmak ( iki günü bir olan bizden değildir hadisinde olduğu gibi.)
  • Çok konuşmaktan,
  • Aşırı gülmekten uzak durmak,
  • Bugünün işini bugün halletmek olarak sıralanabilir.
  • Tutumluluk etmek,
  • Sürekli menfaat kollamayı terketmek,
  • Kıskançlıkları bir kenara bırakıp daha olgun düşünmeye çalışmak,
  • Öfkelenip, kızmak yerine daha sakin olmaya gayret göstermek çok işe yarayabilir.

...Neyse az laf çok iş diyorum.

Detokslarımla ilgili olarak gelişmeleri yazmaya çalışacağım.

Sevgiler

4 yorum:

  1. Bu ara herkes detoksta sanirim :) Kisa hazirlik ;)

    YanıtlaSil
  2. aylin atasagun23 Ekim 2010 15:27

    Yazıların fevkalede sevgili Anne ve Bebişi. Ancak senin kadar düzenli,uzun ve özenli yazamıyorum ve yaptıklarınla beni ateşledin. Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Tesekkur ederim :P Bence gayet guzel ve detayli yaziyorsun, seviyorum seni okumayi :)

    YanıtlaSil
  4. aylin atasagun24 Ekim 2010 23:21

    Ben de seni okumayı seviyorum. Çok belli ki tevazu senin ikinci adın :)
    sevgiler

    YanıtlaSil

Bu yazı hakkında ne düşünüyorsan durma, yaz. Haydi yorumla :)